solgun hikayeler

entry8 galeri
    3.
  1. önceki bölüm için (#25336016)

    bir kez bile bakmadığın zaman geçmişe, bilmezsin sevinen bir kalbin son nefesi nasıldır. üşümek kadar sakin olan bir gecede, son öpücük kadar kutsal ve bir o kadar da zehirlidir o. dikenleri ile diker seni, ona. bir şey diyemezsin. gülümsersin sürekli lakin nedenini bilemezsin. zaman geçmez. ancak sen hiç bir zaman geçtiğini bilmezsin.

    küçük bir trenin son seferi

    baharın ilk gecesiydi. buz tutmuş bir külün, son zehrini çektim içime. tüm benliğimi lanetleyerek son defa verdim zehrini havaya. kırmızı bir şey gördüm, karanlıkta. her zaman hissettiğim ama hiç bir zaman sevemediğim. gördükten sonra anladım neden orada olduğunu. neden geldiğini. son kez bir yalamak için. oradaydı işte. başyalanan, kırmızı bayrak. göz göze geldik. burnumu yalamak için bir hamle yaptı ama hayır, hayır olmaz. basit bir şey asla basit olamazdı. son bir kez yalamak için bu kadar beklememe rağmen istemiyordum. konuştu, sordu:
    ''neden?''

    bilmiyordum. duygular ile yaşlanmış bir kulağın ağırlığı vardı pipimde. düşünceliydim belli ki o da öyleydi yada sadece çişi geldiği için göbek deliğime işiyordu. sonuç olarak sıcaktı ve renksiz. üşümem ile beraber ''son kez.'' dedi. artık yapamıyordum. dayanamıyordum. umudumun orospusu olmuş, yapmak için yalvarıyordum kendime. ancak bu kadar çabuk değildi. arkamı döndüm ve oradan uzaklaştım. bir çığlık beni çağırıyordu.

    biniş

    koltuğum pek rahat sayılmasa da osurduğum zaman duyabileceğim bir kalitedeydi. bunun rahatlığı ile biraz daha pet şişeye koyduğum kuru fasulyemden içtim. kuru kuruya gitmese de yapacak bir şey yoktu. ıslanamazdım. bu kadar günahın üstümden akmasına izin veremezdim. sustum ve içmeye devam ettim. acılarımı içtim, korkularımı. severken ki tereddütlerimi içtim. cesaretimi içtim, bırakırken. ölümü içtim son nefeste. dipte kalan o son fasulye tanesi gibi, sondum. bitişe az kalmıştı. bitiş için son çağrıydı. bir çığlık daha koptu. sonra bıkkın bir ses ''ölüm yolcusu kalmasın.'' bir kaç kişi ''elveda'' dedi. bir tanesi ağladı, bir tanesi güldü. zor olan her şey gibiydi. zor olan her şey gibi bu da farklı.

    gidiş

    canım yanıyordu her nefes verdiğimde. alırken ise kan. kokusunu gördüğüm bir şey vardı. tadını duyduğum. acısını bildiğim. yaşam arkada kalırken. ışık artık uzaklaşıyordu. karanlığın sol eli ile kutsanmış bir ses duydum karşımda. ''sen de mi?'' şaşırdım. ''evet.'' onu burada göreceğim bildiğim halde şaşıracağımı hiç düşünmemiştim. ne önemi vardı ki. biletini aldığım kişi oradaydı. karşımda. sevdiğim kişi oradaydı. ölümde. taptığım kişi oradaydı. kalbimde. vurduğum kişi oradaydı. göbeğimde. hatice oradaydı.

    varış

    biten bir hüznün ilk kırıntıları dökülüyordu yere. güneş doğmuştu. solgun güneş pembesi hüzünlerim ile geldim oraya. elimde bir aşk vardı. aşkın elinde ise ben kıvranıyordum. sevinçle bir deniz dalgalandı. sevince her şey güldü bana. yıllardı gördüğüm, duyduğum, bildiğim ne varsa şimdi arkamdan zaferlerini kutluyorlardı. ben gitmiştim. bir ölüm mutsuzdu aralarında. yine bir dert, yine bir uğraş. ben ise değersizdim. sadece küçük bir yolcu. elinde bavulu yerine aşkını tutan, diğer eliyle ise poposunun arasına kaçan tangası dışarı çıkartan.

    ölüş

    bir ses vardı. ilk defa gözlerim hareketlendi. sözlerim sustu. güneş soldu.
    ilk defa hayır dedim. ilk defa son olmamasını diledim. ilk defa hayal istedim ondan. hayır dedim. ''hayır''. gelmişti. benimle gelmişti. yalanmak için. ruhumdaki her günahı akıtmak için. gelmişti. ''neden?'' neden dedim. ''bırakamam.'' dedi. son kez yaladım onu. son kez akıttım günahlarımı ona. ben çok sevdim, çok gördüm, anlatamadığım hüzünlerim, ağladığım mutluluklarım oldu, ben çok yaşadım ama son kez öldüm.

    bitiş
    ....................................................................................................................

    -kirlenmiş klavyeler serisi'nin sonu-
    0 ...