Ankara'nın varoş bir semtinde gecekondu çocuğuydum. olayın vuku bulduğu zaman tam olarak 9 yaşındaydım. Kademe kademe anlatmaya çalışacağım...
Okuldan çıktıktan sonra mahalleye gelip bizim bebelerle maç yapma, gizlice sigara içme gibi fiillerde bulunurduk. Ancak bunlardan daha farklı hobilerimiz de vardı. Hırsızlık gibi... Biz buna kendi aramızda şifreli bir kelime olduğunu düşünerek "afırmak" diyorduk. Özellikle ramazan aylarında 4 çocuk bakkallardan cips, kola, dondurma ve sigara gibi ürün afırıyorduk. Salam çalabilen bir arkadaşım bile olmuştu. En pahalı ürünü çalan her zaman övülürdü. Az övülmedi ayı adem... Bir gün övgü rekoru kırmıştım. Evet, diğerlerinden daha pahalı bir ürün çalmayı başarabilmiştim. Üstelik kasiyerin önünden. Çaldığım ürün kısa marlboro light idi. Onu da inşaatta 4 kişi 2 saatte içip bitirmiştik. Bir de "yihhhh annem geldi" diye diye sigarayı içimize çekmeye alışmıştık...
Bir gün bizim bebelerle lunaparka gittik. Giriş için paramız yoktu, langırt oynayıp çıkacaktık. Kaçak girmeye karar verdik. Demirlerin arasından girmeyi başardık ancak oradaki görevli adam bilal ve beni yakalamıştı. Sonra bizi bir güzel dövüp dışarı çıkardı. Kulaklarımdan öyle bir tutup çevirmişti ki, adeta duman çıkıyordu. Lunaparkın başka bir bölümünden kaçak girip diğer bebeleri bulduk. Langırt oynadık, gezdik tozduk. Daha sonra mahalleye döndük... Ayı adem, mahallede oturduğumuz kaldırımda büyük bir iş teklifinde bulundu. Evet, tam olarak "langırdı çalak mı la?" dedi. Bilal'in yüzüne baktım, her zamanki piç gülüşünü yaptı. Bu çalalım anlamına geliyordu. O an Lunapark görevlisinin attığı tokatlar aklıma geldi ve "Çalalım la!" dedim ben de. Gereken araştırma ve planı yapmıştık. Ertesi gün bebelerle gün boyu takıldıktan sonra işimizi icra edecektik ve akşam olmasını bekliyorduk. Sarı emre'nin bahçelerinden el arabasını yürütüp lunapark yolunu tuttuk...
Daha önceki gidişlerimizde aklımızda kalan detaylara istinaden yanımıza çekiç ve kerpeten almıştık. Çünkü lunaparkın arka giriş kapısı 1,5 metreyi geçmeyecek yükseklikte olup çok ince bir zincirle kilitliydi. Ayı adem çekiçle asıldı zincire. Pat!... Pat!... ve zincir kırıldı, kapıyı açıp içeri girdik. Seri bir şekilde langırdın olduğu bölüme gidip onu kucaklayarak el arabasına koyduk. Oldukça ağırdı ama zor da olmadı. Ayı adem direksiyona geçti, hızla çıkışa ilerledik. Ve evet! işte langırdı çaldık. Bebelerle mahalleye geldiğimizde onu koyacak yer ararken bizim kömürlüğe koymaya karar verdik ve koyduk.
semtin en azılı hırsızları büyük bir işe imza atmışlardı!