ekmek parası bulamamak. 1996 senesiydi benim toy oldum dönemlere denk geliyordu. bizim iş yerinde bir çay ocağı işleten doğulu bir abi vardı. sohbeti muhabbeti çok iyi olduğu gibi güler yüzlü iyi birine benziyordu. her gittiğimde bana okul nasıl? ne yapıyorsun gibilerinden sorular sorup sohbetin dibine vuruyordu. bir gün sohbet pkk'ya dayanınca hemen içini döktü. içerde kimse yoktu. ben şoka girdim.
söylediğine göre doğuda şartlar çok çetinmiş. babadan bir şey kalmamış. sokaklarda işportayla ailesinin geçimine katkıda bulunmaya çalışmış. yaşı gelince evlenmiş çoluk çocuğa karışmış. masraflara yetişemez olmuş. eve ekmek getiremediği günlerden bahsetti. intihar etmeyi düşündüğü günlerde pkk'lı bir kaç kişi ona dağa çıkmasını teklif etmiş. ailesine her ay yüklü miktarda para yardımı yapılacağını söylemişler. ne ihtiyaçları varsa ilgilenecek demişler. bizimki kabul etmemiş önceleri ama evdeki duruma katlanamıyormuş. para yok, pul yok, iş yok, aş yok bunun bir sonu yok gibi gelmiş. cahilliğin önemine hep değiniyor ara ara cahil olmasaymış parasız kalsada yine yapmazmış böyle bir şeyi. sonra çok duramamış dağda inmiş, belkide kaçmış ama indim diyor. bir daha da töğbe edip terk etmiş doğduğu toprakları, istanbul'a göçmüş ailesine zarar verilmesin diye. bu çay ocağı işi çok tesadüf olmuş iyi de olmuş onun için, yeniden doğdum diyor. içinde ki pişmanlığı yaşadıklarını anlatırken ses tonundan fazlasıyla anladığım için ona kızamadım. cahil bir insanı neye göre yargılayabilirim kestiremedim.