o sırada manavın yanından geçerken
duygulandım. - neye duygulandın dedi?
kivi'ye duygulandım dedim.
- yahu insan kivi'ye duygulanır mı dedi?
duygulanır, bal gibi duygulanır kızım!
senin bu kivi dediğin şey çocuklukta evimize
girmezdi bizim, görmezdik. memur maaşının harcamaları içinde yer almazdı,
gizlenirdi bizden.
ya zengin komşunun birinde önümüze çıkardı,
ya da göbekli bir çocuğun elinde...
her şeyin, her tadın, her iyi şeyin karşımıza geç
çıkması gibi.. ama yine de sorun etmezdik, şükrederdik, öyle
öğretilirdi bize...
havuç yerdik bol bol, ucuzdu da.. - sonra o da duygulandı, (...)kivi yiyemem artık
dedi.
işte tam o an beni anlamıştı... bir kivi gibi
ekşimişti.