kimilerini ilginç, komik gibi tarif etmenin mümkün olmadığı olaylardır. bugün onlardan birini de ben yaşadım.
12.30'da kamil koç'a bindik ısparta'dan, istanbul'a geliyoruz. geçici mezuniyet belgemi aldım. ilk bir saat, şoför iphone 5'inden facebook'a giriyordu, her şey güzeldi. afyon'a doğru gelmeye başladıktan sonra, öyle bir rüzgar çıktı ki, otobüs sallanmaya başladı, baktım tek eliyle yola bakmadan otobüs süren adam, ayaklarıyla da direksiyonu tutmaya çalışıyor. öyle savuruyor rüzgar koca otobüsü.
daha sonra rüzgarı da aldık arkamıza galiba, ne olduysa o kadar hızlı gidiyoruz ki, her mola yerinde, her otogarda sürekli bekliyoruz *. talihsizlik bu ya, bir yağmur başladı, ön camlar kırılacaktı neredeyse, zor kurtulduk. neyse ki kaptan seaways hilesini yazdı da, o kadar suyun içinde rahatça gidiverdik. sakarya'ya kocaeli'ne kadar da durmadı yağmur, kağnı gibi çektik o yolu altmışla.
ulan 21.00'da varırım diyordum bu hızla esenler'e, 21.30 oldu daha dudullu'dayız, kamil koç aktarma merkezi etrafında. etrafındayız hala, çünkü aksilikler biter mi? dudullu'ya girerken, binenler bilir kamil koç ve metro turizm böyle bir köprü altından geçer aktarma merkezlerine girerken, keza nilüfer turizm de. koyduğumun nilüfer turizmin otobüsü yolun tam ortasında bozuldu, küçük otomobiller yandan yandan geçerken, biz ne sağdan, ne soldan geçemedik. mal gibi kaldık, geri geri giderek, alternatif yol aramaya başladık. şoförler de bilmiyor *.
bu sefer 44 kişilik otobüsteki, 20 kişi birden 60 kişi olur gibi navigasyon ile yol tarif etmeye başladı. Bir sefer aha bulduk dedim kendi kendime, * bindirme yerine gelmişiz, bize lazım olan indirme yeri imiş. indirme yeri farklı yerde bir kaç sokak, cadde. gene dolaş dur bu sefer. geçti 1 saat daha böyle. bostancı'ya falan kadar indik bir ara, o kadar gitmişken evime bırakır diye düşünmeye bile başladım.*
bozüyük'den beri de tuvaletimi tutuyorum ayıptır söylemesi, ortada ayıp falan kalmadı ya neyse. esenler'e kadar da tutacaktım ama rötardan dolayı olmadı. girdim hemen tuvalete indirme yerinde. bir dakika olmadı tuvaletimi yaptım, ellerimi yıkıyorum, 21 saniye sabunlama kuralına da dikkat ediyorum tabi. motor sesini duydum, hemen çıktım baktım, otobüs yok. gördüm. koştum, yakalayamadım. aslında iyi de koşardım ama, otobüste ayaklarım çok uyuştu.
ulan bir de geçici mezuniyet belgem, onaylı transkriptim kaçırdığım otobüste kaldı. konuştum vezneyle, bir sonraki otobüsle yollarız, evraklarını da alırsın oradan dediler. eh ulan buna da tamam dedim içimden.
ne göreyim, otobüsteki, sağ yanımdaki esmer kız, güzeldi de şimdi yalan yok, canım benim ya. bekliyordu orada. konuştuk, gülüştük beklerken her ikimiz de. ne oldu bu sefer demeye kalmadan, otobüs geldi, kıza görüşürüz bile demeden gittim, bindim esenler'e gitmek üzere. ne adını soyadını alabildim, ne numarasını. neden? malım çünkü, sormadım bile. neyse sonra esenler'e geldim, tırsa tırsa otogar'dan bayrampaşa'ya kadar yürüdüm. 24.00'da anca evde oldum. bilgisayarını başına geçtim ve sözlüğe yazdım.