aptalın karalama defteri

entry6 galeri
    6.
  1. --spoiler--
    aralarında o kadar çok yol vardı ki adam da kadın da yollardan, mesafelerden nefret ettiler.

    aralarında o kadar çok insan vardı ki adam da kadın da insanlardan nefret ettiler. iki kişi dışında dünyada hiçbir insan olmasın istediler.

    ama öyle bir bağ vardı ki, bu bağ öyle derindi ki belki doğumlarından şimdiye adam da kadın da ilk kez bu kadar tamamlamış hissettiler. bütünleştiler.

    elleri değmedi ama bütün gün el ele gezdiler.
    gözleri değmeden birbirinin gözlerine , gözlerinin ta içlerine düştüler.
    tenleri değmeden birbirlerinin dokunuşlarıyla ısındılar.
    sesleri değmeden birbirine kelimelerle kendi saraylarını kurdular.

    zordu elbette. düşünmemeye çalıştılarsa da birbirlerinden uzakta deliydiler.
    günler geçtikçe güzelleştiler.
    sevdadan tabi.
    günler geçtikçe birbirlerine daha çok yürüdüler.
    mesafeler bitmedi tabi.

    insanlar bitmedi .

    aşklarını ve cesaretlerini konuşturdular bu noktada. aşkı yakalamak bir şanstı çünkü.

    ister yakında olsun, ister uzakta.
    --spoiler--

    ballı kahvaltılık gevreği arıyorum bir yandan.
    bunlar yankılanıyordu kafamın içinde...

    sonra 6-7 yaşlarında bi çocuk önümden koşturarak geçti.

    nasıl mutlu nasıl mutlu anlatamam. bir de ondan büyük arkadaşı var yanında.

    bir an için düşünmeyi ve beynimin içinde düşüncelerden sokaklarda kaybolmaktan vazgeçtim.

    marketin içinde koşturuyorlar. tüm dikkatim onlarda.

    sonra kayboldular.

    köşeyi dönünce aynı düşünceler sokağına vardım bi kaç dakika içinde.

    -----
    elleri değmedi ama bütün gün el ele gezdiler.
    gözleri değm...
    -----

    bir daha koşturarak geçti önümden. bu sefer sadece küçük olan vardı.

    biraz önce babası oyuncak uçağı satın aldı diye deli bir sevinç yaşadığı her halinden belliydi.

    baktım sol kolu olmadığı için zar zor tutuyor uçağı minik çocuk.

    ama nasıl mutlu anlatamam, uçağa bakıp bakıp gözleri parlıyor.

    daha 6 yaşında ya var ya yok.

    koşa koşa gitti sonra annesinin yanına. uzaklaştılar.

    gözlerim doldu önce, sonra bir şeyler koptu içimde. hissettim.

    hani derler ya gök göğsüme doldu sanki diye.

    tutamadım kendimi, gözlerim doldu önce

    sonra marketin ortasında hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

    daha önce gördüm elbet ama o kadar küçük birini öyle görmemiştim.

    neden o dedim? ama daha çok o kadar neşeli olmasına hüzünlendim. biraz da gurur duydum galiba.

    diyorum ileride ne olacak bu çocuğa? ya pilot olmak isterse her erkek çocuğu gibi...

    bisiklet nasıl kullanacak bu çocuk? babası selesinden tutmayı bırakınca ilk ''hayat yarasını'' o zaman almalıydı, evde çikolata yiyince unutacağı yarasını.

    çocuk o ya çocuk!

    annesi yatağına götürüyor diye ağlaması gerek ya da istediği oyuncak alınmadı diye

    isterse bağırıp çağırsın yeri göğü inletsin.

    ama hiç bir çocuğun hayalleri hiçbir zaman gerçekleşmeyecek diye gözleri dolmasın

    ya da diğerlerinden farklı diye öteki olmasın.

    ne şimdi bunu açıklaması? takdir-i ilahi?

    bilmiyorum küçük, bilmiyorum.

    annene, kardeşine, sevdiğine sarılamayacaksın belki ama umarım hep seni sarıp sarmalayan güzel insanlar olur çevrende

    ama teşekkür ederim.

    bilmeden de olsa bu yıkık dökük insana çok şey öğrettin be çocuk.

    eve dönüp çikolata yiyince dizindeki bisiklet yarasını hep unutman dileğiyle...
    kendine iyi bak küçük...
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük