rengi metalist kharkiv gibi sarı lacivert olan bir kısım azizbahçeliler'i depresyona sokmuş olan maçtır.
adamlar boru falan yazmışlar ama boruyu içlerine almak zorunda kaldılar.
bu üslubu kullanmama sebep olan yazarların birçoğunun şikesever olduklarını belirterek, bu üslubu kaçık yazıyı okumak zorunda kalan okurlarımdan da özür dilerim.
maça gelirsek; mustafa, bosingwa ve özer gibi doğrudan ilk 11'e giren oyuncuların eksikliğinin hala sürdüğü düşünülürse yerlerine oynayan oyuncuların takım disiplininden kopmadan mücadele etmiş olmaları vahid hoca'nın trabzonspor'a olan en güzel katkılarından. yani artık trabzonspor'un yedek oyuncuları da as takım kalitesinde.
maçın 1-1'e gelişinden sonra basit hatalarla ne olduğunu şaşıran trabzonspor takımı 3-5 maç sonra bu özelliğinden de kurtulacak ve daha kısa sürede golün etkisinden çıkacaktır eminim.
son duraklama dakikasında golü bulan trabzonlu hemşerimiz papadopulos'un ilk maçında galibiyeti getiren golü atması inter kahramanı celustka'yı anımsatmıştır şüphesiz.
yine bir deplasman, yine grubun ilk maçı ve yine zorlu bir takım.
alınan 3 puan grup liderliğine giden yol için çok önemli. grubun en zor takımını yenmiş olduğunu söylemek lazım trabzonspor'un. umarım lokeren ve legia varşova maçlarında bir aksilik çıkmadan, sürpriz yaşanmadan grup aşamaları başarıyla tamamlanır.
eklemek zorundayım ki, salih'in çok koşan ama bence yetersiz kalan hamleleri vahid hoca tarafından zorunlu da olsa olumlu bulunuyor olacak ki iki maçtır ilk 11'de çıkıyor. bu da burada yazılı olarak kalsın.
