adama tarifi imkansız garip duygular besletir.. çalıştığım şirkette iyice anladım bunu.
sürekli yanıma gelip omzumu tutarak bir şeyler anlatıyor. sonra monitörden iş ile ilgili yazıları okuduğumuz zaman omzumu sıkıp gülüyor. sabah kahvaltısını bile sürekli benimle yapmak istiyor. ahh yeşil gözlü.. simidi bile kırarak elime veriyordu. öğlen yemek alırken bile arkama geçip sohbet etmeye çalışıyordu. deli şey ya, masama oturuyor ve gözümün içine baka baka konuşmaya devam ediyor. bugün mesela küçük kaselerde sütlaç tatlısı vardı. ben de yemek kaşığı ile tatlıyı yiyecek iken birden elimi tuttu. baktı bana. ben de ona bakıyordum. sonra kendi tabildotundan tatlı kaşığını uzatarak '' bununla ye, zor olur onla '' dedi. şaşırdım. eli hala elimde idi. sanki bir şeyler söylememi istiyor ve masumca bana bakıyordu. ama yemekhanede yalnız değildik. söyleyeceklerimi başkası duyarsa utanırdım. ama ne olursa olsun söylemem de gerekiyordu. söylemeli idim ve daha fazla dayanamayıp o mütiş cümleyi kurdum;
'' amına koyacam hilmi yapacağın işi ha, yeter ulann''
güldü şerefsiz. şükürler olsun bunun bir şaka olduğunu söyledi. gerginmişim çok. yumuşattı sağ olsun. adamın dibisin la hilmi.