12 eylül 1980

entry538 galeri video3
    397.
  1. 13 Aralık 1980′de 12 Eylül rejimince yaşı
    büyütülerek idam edilen Erdal Eren’in
    annesine mektubu...
    Ana!..
    Neden mi burdayım? Neden mi evimde
    değilim? Neden istediğim zaman yatıp
    kalkamıyorum? Niye istediğim kitabı, evdeki
    kanepeye oturup okuyamıyorum,
    düşünemiyorum, yazamıyorum? Ne mi
    arıyorum dört duvar arasında?
    “O sözler ki kalbimizin üstünde dolu bir
    tabanca gibi ölüp ölesiye taşırız. O sözler ki bir
    kere çıkmıştır ağzımızdan, uğruna asılırız.”
    Baharın, karın altından fışkırdığı bugünlerde
    içeride olmak, çiçek kokusunu alamamak, geniş
    yeşilliklerin güzelliğini görememek insanda
    anlatılması zor bir duyguyu yaratıyor. Ama bu
    duygu öyle karamsarlığın, yılgınlığın, bitkinliğin
    ve vazgeçmişliğin bir belirtisi olmuyor.
    Aksine, bu duygu beni daha biliyor, daha
    hırçınlaştırıyor, bir yerlerden uzaklaştırıyor,
    bir yerlere yakınlaştırıyor. “Ne yapmalı?” “Nasıl
    savaşmalı?” sorusuna cevaplar arıyorum
    günlerce.
    Sizi de düşünüyorum. içeriye düşmeden önce
    anlatmak istediklerimi ama anlatamadıklarımı
    herhalde şimdi daha iyi anlayacaksınız. Bizi
    anlamayan analara, babalara, bacılara, eşe,
    dosta, herkese ama herkese anlatın daha vakit
    varken.
    Henüz geç kalmamışken. Vaktim az da olsa var
    ve eğer biz değerlendirmesini bilirsek yeter de
    artar bile. Bu işi hep beraber yürütürsek ancak
    kazanabiliriz.
    Omuz, omuza, bir birinden güç alarak, bir
    birine güç vererek. Ve anam, bu savaşı ne
    pahasına olursa olsun kazanmalıyız,
    kazanacağız. Kazanacağız ki çiçekli, mutlu
    günleri hep beraber görelim, senin torunların
    görsün ve torunlarının çocukları görsün.
    Biz karşımızdakiler gibi bir avuç değiliz. Biz
    halkız. Bak sana bizden olanları iyiyi, güzeli,
    haklarını isteyenleri sayayım. Ben varım,
    babam var, sen varsın, kardeşlerim var, ablam
    bacım var, sonra köydeki dayılarım, şehirdeki
    amcalarım ve onların akrabaları, komşuları var,
    onların arkadaşları, onların oğulları, kızları,
    benim okul arkadaşlarım, onların arkadaşları,
    onların akrabaları, amcaları, dayıları var ve
    yine onların… saymakla bitiremeyeceğim
    kadarız biz.
    Gördün mü ak saçlı boncuk gözlü anacığım
    saymakla bitiremiyorum. Yeter ki omuz verelim
    birbirimize. Yeter ki destek olalım ortak
    mücadelemizde.
    Gelecek görüşte bana özgürlüğü, özgürlüğün
    tohumlarını getir. Ve demir parmaklıklara
    bütün bu yazdıklarımı düşünerek gözyaşlarını,
    mahzun bakışlarını bırakmadan git. Boynun
    bükük olmasın. Giderken gözün arkada
    kalmasın. Arkana bakma. Dışarıda da hep öyle
    ol.
    Sana ve soranlara devrimci selamlar.
    Anne. Benim anlatmak istediklerimin hemen,
    hemen hepsi bu mektupta var. Bu da
    cezaevindeki tüm devrimcilerin düşüncelerinin,
    yaşamlarının ve mücadelelerinin aynı olduğunu
    gösterir.
    Bu yazdıklarımın yanı sıra sağlığınıza da dikkat
    edin ki yaşamın zorluklarına göğüs
    gerebilesiniz.
    Size, akrabalara ve tüm arkadaşlara devrimci
    selamlar. Ellerinizden öperim.
    Erdal”.

    Ülkücü
    Şehit Mustafa Pehlivanoğlu'nun Ailesine son
    Mektubu.
    Sevgili anneciğim ve babacığım, sizler beni
    bu yaşa kadar büyüttünüz ve yetiştirdiniz.
    Benim sizlere karşı islemiş olduğum hataları
    ve suçlarımı affedin. Hakkınızı helal edin. Ben
    sizlerin bir evladınız olarak, bugüne kadar
    Cenab-ı Hakkın ve Onun Resulünün, Yüce
    Peygamberimizin yolundan ayrılmadım. Alın
    yazımız böyle yazılmış. Kader ne ise onu
    çekeceğiz. Ben de kardeşim Haydar gibi bir
    an önce Allah'ın huzuruna çıkacağım. Eğer
    benim günahım varsa Cenab-ı Allah'ın
    huzurunda çekmeye hazırım. Yok, bir
    yanlışlık sonucu ölümüme karar verenler,
    idam edenler Allah'tan bulsunlar. Şunu hiç
    bir zaman unutmasınlar ki, Mustafa'lar ölür,
    Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar.
    Kellemi verdiğim bu yolun zaferi
    yakındır.Zafer her zaman Allah'a
    inananlarındır.
    Bunun için hiç üzülmeyin. Cenazemin
    arkasından ağlamayın, günahtır. Sizden ricam
    ağlamayın. Anne, sizlerle helalleşmek
    isterdim, fakat olmadı. Hakkım varsa,
    hepinize helal olsun, siz de helal edin.
    Son olarak, abime, yengeme, yiğenime,
    bacıma selam eder, haklarını helal etmelerini
    dilerim. Nişanlıma da selam eder, Cenab-ı
    Allah'ın mutlu bir yuva kurması için ona
    yardımcı olmasını dilerim.
    Oğlunuz Mustafa.

    kendi davası uğruna başı eğilmeyen her nefere selam olsun.
    1 ...