2016 Avrupa Şampiyonası grup maçlarına Türkiye izlandaya karşı aldığı 3-0 gibi şok bir yenilgiyle başladı. Bu tablo bize yabancı değil çünkü gerek Guus Hiddink gerek Abdullah Avcı, gerekse milli takımdan yollanmadan önceki Fatih Terim örneklerinde olduğu gibi milli takımın başına her geçen yeni teknik direktörün Türkiye'yi deneme tahtası yapılmasına izin verilmesi bir hayli can sıkan durumdu. Bu yenilgiyi sıradan bir yenilgiden ayıran husus Amerika hazırlık kampından son hazırlık karşılaşması olan Danimarka maçına kadar Türkiyenin sık sık sistem değiştirmesi, milli takımın başına geçen her teknik direktörün kendi sistemini uygulatmaya çalışması verilen kalıcı hasarın görülememesi sonucunda ortaya çıkarttığı acı veren bir yenilgidir.
----RESiM----
Maça Türkiye maç öncesi analizde belirttiğim üzere Mehmet Topal DOS(defansif orta saha) olarak başlayacağı ve sistemin 4-3-3 olacağı yönündeydi. Keza bu sistemi Fenerbahçeden bildiğimiz üzere hücumda Caner ve Gökhan Ofansif Bek olmalarından dolayı orta sahaya kayıyor, Mehmet Topal 2 stoper arasına girerek kontra ataklara veya ara toplarına karşı süpürücü rolde oynuyordu. Bir anlamda hücumda 3-4-3 dönüşümlü 4-3-3 de dememiz hiçbir farklılık yaratmaz.
FAKAT;
Milli takıma dönecek olursak izlanda maçında yukarda da görüldüğü üzere SET oyununda klasik 3-4-3 sistemini hiçbir sebep yokken denemek manasızdı. Çünkü rakip takım izlanda korkusuz bir şekilde 4-4-2 ile sahaya çıktı ve çoğu atağında 2 forvetleri, 3 defansımızla karşı karşıla kaldı. Asıl oynatılmak istenen ise Ersan Gülüm sol stoper, Ömer Toprak sağ stoper iken Mehmet Topalın aralarına girerek 3-4-3 sisteminde takımı SET ataklarına karşı korumak veya aralara atılan toplarda uzun ayaklarının ve yüksek toplarda ise boyunun avantajıyla ekstra bir kanat gücünü Gökhan ve Canerin defans alanlarını hücuma yöneltmeleri amacıyla takıma sağlayabilmekti. Şüphesiz rakip takımın analiz edilmediğinin belirtisi olan bu durum gereksizdi; çünkü rakip takım sol ayaklı sol kanat, sağ ayaklı sağ kanat oyuncusu kullanan klasik 4-4-2 prensibiyle sahaya çıkan, topu kanatlardan getiren ve 3lü defansımızı kurbanlık koyun gibi yakalayan bir takım karşımızdaydı.
Hem Fenerbahçenin 2 yıldır kullandığı sistemde hem Fatih Terimin sisteminde DOS oynayan Mehmet Topal kilit oyuncu rolündedir. Maç öncesinde haber sitelerine servis edilen 3-4-3 sistemi esasen 4-3-3 sisteminin hücumcu tabiridir. Fakat Fatih Terimin ünlü kibiriyle 3-4-3ü 3 çakılı stoperle oynamayı tercih etti ve yenilgide suçsuz, sistemi çözmeye çalışan milli takım oyuncuları kurbanlık koyun gibi sahada yenilmeye oynuyordu. Türkiyede Fenerbahçenin Aykut Kocaman ve sonrası ismail Kartal ile oynadığı Mehmet Topallı sistem bundan farklıdır çünkü Fatih Terimin sisteminde uygulanan kısmında Mehmet Topalın çakılı şekilde stoperler arasında oynatılması tam anlamıyla iNTiHARdı.
Maçın ilk 10 dakikasında Türkiye Fatih Terimin sistemini çözmeye çalışırken sanki buz patenini yeni öğrenen insanlar gibi yavaş hareket ediyor, futbolcular görev verilen bölgelerini terketmemek için ekstra çaba sarfeden Ersan Mehmet Topal Ömer stoperlerimizin önünde Emre ve Selçuk inanın topu rüzgara karşı çevirememesi maçın zor geçeceğinin ilk işaretiydi.
Rakip tabiri caize çatır çatır top oynarken Türkiye defansa çekildiğinde sistemini 5-4-1 şeklinde uyguluyordu. Burak Yılmazın ilerde tek başına top tutabilen bir oyuncu olmaması, Arda Turanın sol kanatta durmaktan ziyade sık sık serbest oyuncu gibi oynaması Mehmet Topalın defans arasında kaybolup gitmesi takıma disiplinden uzak, hata yapmaktan korkan sinik bir takım görüntüsü veriyordu.
izlanda ise doğru futbol oynuyordu. 4-4-2de temel kıstas solda sol ayaklı, sağda ise sağ ayaklı kanat oyuncularla rakibi kanattan ortalarla saf dışı bırakmaktır. Sol açıkta Emil Hallferdsson bindirmeleri 13. dakikada ilk meyvesini veriyordu ve açtığı ortaya çift forvetin sağındaki Bödvarssonnun kafa vuruşunda top direkten döndü. ilk golün geleceği kanat ataklarıyla beraber korner vuruşlarında da Onur Kıvrakın boyunun kısa kalması rüzgarı arkasına alan izlandanın iştahını kabartıyordu ve ilk gol de 17. dakikada ilk topu direkten dönen Bödvarsson ile köşe vuruşundan geldi. Tabi Fatih Terim 3lü defans kurgularken rakibin çift forvet çıkabileceğini hesaba katmamış olacak ki top oynamaktan çok top oynayanları izleyen bir milli takım vardı.
Dakikalar 27i gösterdiğinde milli takımın ilk ciddi atağı Selçuk inan ile ceza yayı çevresinden şutuyla az farkla auta çıktı. Bu dakikadan itibaren izlandanın sol açık oyuncusu Hallferdsson bindirmelerine devam ederken, Gökhan Gönül ile Caner haklı olarak defans 3lüyse biz niye yardıma gidiyoruz der gibi izlanda kanatlardan bindirirken onlar peşinlerinden koşuyorlardı. Milli takımın ilk korneri de 33. dakikada geldi bu bile sistemin işlerliğini kaybettiğini gösteren bir diğer veri. Dakikalar ilerledikçe milli takım oyuncuları sisteme boyun eğiyor ve sadece top oynamak için sahadalar izlenimi veriyordu. ilk yarının sonlarına doğru Arda Turanın çaprazdan vuruşu rakip takımın kalecisinin çelmesiyle kornere giderken dakikalar 43ü gösteriyordu ve ilk yarıyı milli takım 1-0 geride kapattı.
ikinci yarı başladığında ilk yarının bahanesi olan rüzgarı arkasına alan milli takımın ilk cılız atağı sol çaprazdan Caner Erkin ile geldi. 58. Dakikada ise Ömer Toprakın kırmızı kart görmesiyle takımın tamamen gardı düştü. Defansın bu kadar dengesiz olmasının sebebi tamamen 2li stoper oynamaya alışmış olan hem Ömerin hem de Ersanın aralarında Mehmet Topalı stoper olarak görmeleri pozisyon kaygılarına yol açıyordu. Daha sonra 4-4-1e dönen milli takım Burak Yılmaz ile 69. Dakikada 3 metreden golü de kaçırınca tamamen rakibine teslim oldu ve Fatih Terimin oyun oynar gibi sistemle oynaması 8 maçta bir sistem oturtamaması pahalıya patladı, hakkedilen güzel bir yenilgi alındı. Temennimiz maçlara daha fazla tecrübe edinme gözüyle bakılmaması ve takımın ideal sisteminde oynatılmasıdır.
izlanda 3:0 Türkiye
Stat: Laugardalsvöllur
Hakemler: Ivan Bebek, Tomislav Petrovic, Miro Grgic (Hırvatistan)