sözlük yazarlarının aşk hikayeleridir.
istanbul dayım o sıralar niye orada olduğumu hatırlamayacak kadar küçüğüm.
teyzemlerde kalıyoruz. annem gibi değil hayli disiplinli... bense evin tek çocuğu yani neredeyse tek çocuğu o sıralar annem hamile. hatırlıyorum kıskançlıktan delirmek üzereyim. ona bir kıyafet bana iki tane alınıyor ve iyice şımarıyorum.
o zamanla işte...
teyzemlerin binasında biri var ismi ali.
gözlerine baktıkça gülümsüyorum. çıkıyorum cama onu izliyorum.
çocuk aşkından ne olur demeyin.
komik ama bir o kadar masum...
ali büyük benden okula gidiyor ya da gidecek. konuşmuyor benimle çok fazla küçüğüm onun gözünde.
annem gibi davranmaya çalışıyorum olmuyor.
en sonunda topuklu ayakkabı giyip çıktım sokağa düştü düşeceğim. ali nin gözlerine bakıyorum. o da bana bakıyor.
yüzüm kızarıyor kaçıyorum içeri annem görüyor halimi kızmakla gülmek arası bir şeyler söylüyor.
duymuyorum.
ali bana baktı...
yemek yemeden uyuyorum rüyam da görürüm belki...
bir hafta kalıyoruz teyzemlerde ya da daha fazla hatırlamıyorum.
ardından annemle teyzem küsüyor ve biz 10 yıl boyunca teyzemlere hiç gitmiyoruz.
ama hala aklımda ali var. bir aşk gibi değil güzel bir anı gibi.
teyzemlere tekrar gittiğimizde ben lise 2 deyim ali üniversitede.
bavuluma en güzel kıyafetlerimi koyuyorum.
farkında değilim ama sürekli gülümsüyorum merak ediyorum onu.
gittikten birkaç gün sonra geliyor anca.
ben ekmek almaya çıktığımda görüyorum onu sokak başında eve doğru geliyor.
yüreğimin ritmi şaşıyor.
boğazım kuruyor.
aynı anda giriyoruz apartmandan. hafif bir tebessüm...
yüreğim öyle hızlı ki acaba duymuş mudur diyorum içimden.
pek fazla görüşmüyoruz bir iki kez konuşuyoruz ben yine leyla...
böylece dönüyorum tekrar eve.
aklımı orada bırakıp.
bir sene sonra;
bir bahaneyle telefon numarasını alıyorum teyzemden.
okulu bölümü hakkında soru soruyorum. anlatıyor.
bir kaç hafta sonra mesaj atıyor tam vazgeçmeye karar vermişken.
'nasılsın'
havalara uçuyorum.
konuşmaya başlıyoruz gece yarılarından sabahlara kadar.
ne zaman geleceksin diyor.
Sınav açıklanır açıklanmaz diyorum ilk sana söyleyeceğim söz.
tekrar gidiyorum teyzemlere hep birlikteyiz.
yok böyle bir mutluluk...
yanımdayken özlüyorum onu.
bunu ona söyleyince gülüyor ama hissediyorum o da seviyor.
o ara üniversitem başlıyor ve biz nişanlanalım diyoruz.
bitince evleniriz.
aileler iyice tanışıyor sözler kesiliyor...
ve ben bir gün okuldan eve dönerken bir mesaj geliyor.
'yapamıyorum'
neyi yapıyorsun diyorum.
bitsin diyor.
arıyorum açmıyor.
dünya dönmeyi bırakıyor, başımda bir uğultu, eve nereden gidiyordum diye düşünüyorum.
bir korna sesi duyuyorum biri kolumdan tutup çekiyor. kızıyor, duymuyorum
bitti.
bir bankta oturuyorum eve nereden gidildiğini hala hatırlamıyorum.
bitti
ağlayamıyorum, acaba gerçek değil miydi diye telefona bakıyorum.
yok gerçek.
belki diyorum bu rüyadır tümden yalandır.
bir kaç ay ev ile terapi arasında gidip geliyorum.
ali den tek bir haber yok...
yaklaşık bir yıl sonra ali nin ablası arıyor.
gel ali çok kötü...
koşuyorum hiç düşünmeden gidiyorum yanına.
ameliyata hazırlıyorlar ali yi.
elini tutuyorum, gözlerime bakıyor, gülümsüyor tıpkı bana ilk gülümsediği an gibi.
sonra gidiyor.
bir daha hiç gelmiyor.
sonra herkes alışırsın yapma böyle diyor...
alışamıyorum ben.
insan alışamıyor... sadece nefes alıyor.
sadece nefes...
gülmüyorsun gülermiş gibi yapıyorsun.
çünkü ne zaman gülecek gibi olsan onun gülüşü geliyor.
eski bir filmi izlediğinde onunla da aklına geliyor.
oturduğunuz kafenin önünden her geçtiğinde o masaya bakıyorsun.
en sevdiği şarkıyı seviyorsun.
en sevdiği rengi seviyorsun.
onun gibi oluyorsun.
yaşatmaya çalışıyorsun kendince onu.
ve ne zaman ona benzeyen birini görsen baştan ölüyor.
sen baştan gidiyorsun cenazesine.
en baştan başlıyor.
ta niye gittiğini hatırlayamadığın teyze ziyaretindeki küçük çocuktan...