''var eden ve yaratan ki topraktır, güneştir, sudur, havadır.
yezidiler günde 3 kere, bir sabah gün doğarken, bir kez de öğleyin, güneş tepedeyken, bir de gün batarken yönlerini güneşe dönerler, dualarını okurlar. yüzyıllardır bu insanlar öldürüldüler, o kadar sürgün edildiler, o kadar işkence gördüler, o kadar aşağılandılar, gene de yılmadılar, tükenmediler.
şu insanoğlunda öylesine bir güç var ki tükenmiyor, çürümüyor, ölmüyor, toprak gibi, ışık gibi, su gibi...
ben yezidi değilim ama onların direnme güçlerini, insanlıklarını, dostluklarını seviyorum, onların dirençlerine saygı duyuyorum.
onlar adam öldürmezler. adam öldürenler yezidilik'ten çıkarılırlar. onlar savaşı bir toplu kırım sayarlar. savaşa katılmamak için direnirler.
yüzyıllardır kan revan içindedirler, durmadan durmadan kanları seller gibi akmıştır. ottan başka yiyecek bulamamışlar ama yürekleri kararmamış, sevinçlerini yitirmemişler, hangi koşul içinde olurlarsa olsunlar, yüce dağların kovuklarında kartallar gibi yaşamışlardır.''