Ö:bahçelievlere gel, o taraf kapalıymış.
B: on beş dakikaya ordayım, biniyorum metrobüse.
Keşke güzel giyinseydim demenin pişmanlığıyla bindim metrobüse. O sıcak hava saç diplerimin terlemesiyle daha da bozuldu. içimde yaptığım ikiyüzlülük ve sahtelarlığın pişmanlığı onu yeniden görmenin heyecanını aynı anda yaşıyordu. Bir yandan nişan tarihi konuşup bir yandan hiç sahip olamadığım eski sevgilime gidiyordum.
işleri henüz bitmemişti. Yanıma kendinden önce kokusu geldi. Yıllardır değişmeyen kokusu. Yeşil kareli gömleği ve pantolonuyla yine benden şıktı. Onun kibri ve güveni benim kendimi daha bir ezik hissetmeme yol açıyordu.
Ö: aç mısın?
B: yani.
Neyse bi mekana gittik yemek yendi heyecandan yine tek lokmada tıkandım. Tek kelime etmeden saatlerce oturduk.
B: sıkıldın mı?
Ö: yoo saatlerce otursam mutluyum.
Üç mekan gezdik, yol gittik tek kelime etmedik zorunlu haller dışında. Ona bakarken istemsiz gülüyordum. Allah'ım duygular hiç mi hafiflemezdi?
Ben artık aklımla kalbimin savaşını izleyecek kendimden nefret ettiğim günler geçirecektim.