Türk milleti, sevmediği, görüşünü benimsemediği kişilere karşı kavramlar uydurup, uydurduğu bu kavramlarla karşısındakini yaftalamaya bayılır. Siyasi literatürde yeri olmayan bir kavramı açıklama zorunluluğu hissediyorum. Siyasi literatürde "ulusalcılık" diye bir kavram yoktur. Aslıulusçuluktur.
Menşeini Fransız Devrimi'nden alan ulus devlet yapısı, feodalizme ve emperyalizme karşı geliştirilmiştir. En büyük darbeyi de bunlara indirmiştir. Sanıldığı gibi milliyetçiliğin bir diğer adı değildir. Milliyetçilik genel bir kavram iken, ulusçuluk yaşanılacak olan toprak parçasının yönetiminin nasıl şekilleneceğini ifade eder. Ulusa devlet yapısı sadece ırk üzerine kurulu bir sistem değildir. Kültür birliği, birlikte yaşam ereği, ahlak birliği, tarihi yakınlık ulus devlet yapısının unsurlarındandır. Ancak bu unsurlar kümülatif değildir. Saçmala üzerine şunu da belirtmek de yarar var. Ulusçuluk milliyetçiliğin dinsizleştirilmiş hali de değildir. Ulusçuluk dinle ilgilenmez. Unsurlarında dini birlik yoktur. Bu bakımdan laik bir yapıdadır. Ne sağa ne de sola (soldan kasıt demokratik sosyalizmdir) özgü bir kavramdır.
Ulusçuluk ana dilde eğitime karşı değildir; ancak eğitim birliğinden (müfredat) yanadır. Ulusçuluk, yargı birliğinden yana olmaktır. Ulusçuluk, ülkenin bir tarafı safahat içindeyken, diğer tarafının açlıktan kırılması demek değildir. Bununla ilgilenmez. Bununla ilgilenen ulus devlet yapısını savunan partilerin kapitalist ya da sosyalist olması ile ilgilidir.
Kavramları birbirine karıştırıp, ulusalcı diyerek, ulus devlet yapısını savunanları, ulusçuluk ile ilgisi olmayan kavramlar ve olaylarla itin götüne sokmaya çalışmak, özgürlükçü olmak değil, düpedüz bu konuda az bilgiye sahip olmaktır. Şüphesiz ki, bu konuda alim değilim; ancak bazı kavramları birbirine karıştırıp, birilerini yaftalayacak, koskoca kavramı itin götüne sokacak kadar da dingil değilim.