atatürk milliyetçiliği vs ırkçılık

entry8 galeri
    7.
  1. atatürk milliyetçiliği bir ideoloji değil, bir teori hiç değil, bir pratiktir. bir tür devlet politikasıdır ve uygulandığı dönemin koşulları ve şartları düşünüldüğünde gayet başarılı da olmuştur. hatta eğer ki atatürkün türkiyenin kurucusu olduğunu söyleyebiliyorsak, ki söyleyebiliyoruz, bunun en önemli sebebi atatürk milliyetçiliğinin sonuç vermiş olmasıdır.

    ne anlamı var bunu söylemenin bilmiyorum ama peşin not düşeyim: ben atatürkçü değilim. atatürkün pek çok doğruları ve pek çok yanlışları olan bir kurucu lider olduğunu düşünüyorum. işte o doğrular arasında bence atatürk milliyetçiliği de yer alır.

    öncelikle söylemek gerekir ki atatürk döneminde ulus devlet denilen devlet tabanı büyük bir güç kazanmıştı. wilson prensipleri de açık bir şekilde ulus devlet yapısını koruma altına alıyor, uluslararası hukuk kuralları da devletleri bu yapının içine bürünmeye zorluyordu. atatürk zeki bir lider olarak, osmanlıdan sonra kurulacak yeni devletin, anca ve ancak ulus devleti hüviyetine sahip olması durumunda meşru haklarının uluslararası hukukta kendisine bir yer edinebileceğini görüyordu.

    zaten bu konuda osmanlıdan beri süregelen bir gelenektir devlet politikasını demografik koşullara göre belirlemek. örneğin fatih zamanında osmanlı devleti ortodoks dünyasının liderliğini eline geçirmiş ve fatih kendisine unvan olarak "sultan-ur rum" (romanın/rumların sultanı) sıfatını koydurmuştu. osmanlının gerileme döneminde balkanlarda isyanlar arttıkça ümmetçilik (özellikle sultan 2. abdülhamid döneminde) bir devlet politikası olarak uygulanmaya başlanmış ve balkan harbi sırasında müslüman arnavutların da bayrak kaldırmasıyla türkçülük (ittihat ve terakki döneminde) güç kazanmıştı. bu bakımdan atatürk milliyetçiliği, ittihat terakki dönemi tükçülüğünün bir çeşit devamı olmasının da ötesinde, ondan daha akıllıca uygulanmış bir politikadır.

    nedir atatürk milliyetçiliği? misakı milli sınırları içerisinde yer alan bütün türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının türk olduğu savunulur. bu durum, vatandaşlık haklarında ikircikli bir yapıyı ortadan kaldırır. diline, dinine, ırkına, rengine bakılmaksızın bütün vatandaşlar toplumun eşdeğer bir parçası olarak kabul edilir. teoride öyledir de pratikte bu ne kadar doğrudur? elbette bu tam anlamıyla uygulanmamıştır.

    o dönemin şartlarıyla bugünü kıyaslayamayız. faşizmin bir kasırga gibi bütün dünyayı savurduğu bir dönem. ayrıca yeni kurulmuş türk cumhuriyetinin öyle büyük çaplı toplumsal isyanlara tahammül gösterebilecek gücü yok. en ufak bir otorite boşluğu, ülkenin yerle yeksan olmasına sebebiyet verebilir. ayrıca o dönemde gayrimüslim azınlık halen bir dert olarak görülüyor. doğuda aslen din kaynaklı kürt direnişi söz konusu. yani aslında, devlet her ne kadar laik de görünse, kendi kafasındaki bir dini inanışı ve bir kimliği (kısaca türk, müslüman, sünni) dikte etme uğraşı içerisinde. toplumsal bütünlük gösterebilmek için bu şart görünüyor o dönemde. bu yüzden de muhakkak bir takım haksızlıklar, hukuksuzluklar yapıldı. bunun en güzel örneklerinden birisi de varlık vergisidir.

    ırkçılık ise bambaşka bir şey. her şeyden öte, bir ideoloji. tıpkı komünizm, sosyalizm, liberalizm, muhafazakarlık gibi. belli bir ırkı üstün görmek ve o ırkın üstünlüğü doğrultusunda bazı noktalarda diğer ırklardan daha fazla hakka sahip olduğunu savunmak üzerine bir düşüncedir ırkçılık. modası da çoktan geçmiştir tıpkı atatürk milliyetçiliği gibi.

    şimdi buna itiraz edenler olacak, atatürk milliyetçiliğinin neden modası geçmişmiş diye. aslında yazdıklarımın arasında bunun cevabı mevcut ama bir daha toparlayayım. atatürk milliyetçiliği, türkiyeyi kurmak, güçlendirmek ve ona bir ulus devlet hüviyeti vermek için ortaya konulmuş ve uygulanmış bir devlet politikasıydı. ve o dönemde de çok başarılı oldu. din temelli kürt direnişi bastırıldı. gayrimüslim azınlık biraz haksız ve hukuksuz bir şekilde de olsa bastırıldı. türk ulus devleti inşa edildi. ve başarıyla demokratik rejime erkenden geçiş yapılabildi.

    şimdi ise bambaşka bir dünyada yaşıyoruz. artık türklüğü ve sünni müslümanlığı herhangi bir şekilde vatandaşlarına dayatmanın bir anlamı kalmadı. aksine, devletin varlığına ve bütünlüğüne, meşruiyetine zarar verir duruma geldi bu politikalar. yeni türkiyenin (erdoğanın yeni türkiyesinden bahsetmiyorum elbet) mutlaka ama mutlaka kürtlerle, alevilerle ve gayrimüslim azınlıkla barışması gerekiyor. en başta öngörülen birbirine eşdeğer vatandaşlık ilkesine geri dönülmesi gerekiyor.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük