yaşamı sürekli "ben oturayım da şu olsun bu olsun"dan ibaret sanan insanların söyleyebileceği tarzda bir söz.
mesela birilerinin sizi koşulsuzca ve olduğunuz haliyle sevmesini istiyorsunuz ama bir insanı sırf kendisi olduğu için sevmek için çaba sarf etmiyorsunuz.
insanların sizi anlamasını istiyorsunuz; ama siz daha bir insanı, ona ne cevap vereceğinizi düşünmeyerek sırf onu anlamak maksadıyla dinlemiyorsunuz bile.
bir ilişki istiyorsunuz, filmlerdeki gibi olsun, anlaşmazlıklar olmasın. sanıyor musunuz ki birbiriyle tamamen uyuşan iki insanın var olacağını ve hiçbir sürtüşme yaşamadan ilişkilerini sonsuzluk çerçevesine taşıyabileceklerini? sevgi, ilişki, aşk, yaşam, ne sayarsanız sayın buraya, bunların hepsi emektir.
bir aşk bekliyorsunuz, bir sevgili, ve duyguların yaşanmışlıkların filmsel düzeyde olmasını istiyorsunuz. oysa bakış açınız oturduğunuz yerden ötüyor sadece. bir ânı, bir yaşanmışlığı film karesi gibi algılamak tamamen kişiye bağlıdır. onu film karesine döndürmek kişiye bağlıdır.
kısacası armut piş ağzıma düş tabiriyle güzel yaşanmışlıklar edinmeyi beklemeyin, önce algınızı sonra tavırlarınızı ayarlayın.
hayatınızın yönetmeni siz değilseniz bile, görüntü yönetmeni siz olabilirsiniz.