Didim akbükte bulunan otel. 1 hafta kaldım, daha önce gidenlerin övdüğü gibi saray bekleyip, kulübe buldum. Orada bu kalitesizliği yaratan temel mesele, yaz sezonunu hafta hafta devre mülk olarak satılması, 25 yılı bulan sürelerle. Bu şekilde çok uygun fiyata 4 kişi tatil yapabiliyorsunuz. Otel, alacağını almış satacağını satmış, kalite, müşteri memnuniyeti gibi gereksiz konuların üzerinde durmuyorlar.
-Devre mülkler toplu şekilde alınmış, örneğin 3 akraba alamancı aile, daha ucuza tabiki.
-10 yıl boyunca beğensen de beğenmesen de oraya gelyorsun, paranı ödemişsin hiç yoktan iyidir düşüncesi, beklentiyi sıfırlamak ve beleşe tatil yapıyorum düşüncesi
Tabii durum böyle olunca devre mülk sahibinden hak satın alarak daha yüksek meblalara gelen benim gibi müşteriler memnun olmuyor.
-Sorunlara değinmek gerekirse;
-Kahvaltılar. Her gün üzerindeki ölü tabaka alınan jambon bozuntuları, didim gibi memlekette bozuk domates bulma başarısı, tek çeşit peynir, yurt tadında kutu tereyağ. insanımız çikolata sosuna benzer şeyle pankeki sulayınca mutlu oluyor, orası ayrı.
-Öğle yemekleri. Rezalet. Ne idü belirsiz tavuklar, etler. Doymayacak bunlar kaygısıyla her öğün paket paket pişen makarnalar. içecek olarak muhtemelen sulandırılmış kola. Bu manzaradan sonra pek sefer gitmedim öğle vakti, gidilmez.
- Erkekler havuzu. izmirde antalyada birçok kez denize girmeden havuzla tamamladığım tatiller olmuştu, fakat bu kadar sıkıcı havuz zor bulunur. Kaydırak diye gösterilen plastik yığın 1 metrelik çocuk havuzunda. Akış hızı slow motion 0.25. Duyduğum kadarıyla bayan havuzunda 2 süper kaydırak varmış, bu da şirketin zihniyetini çok net şekilde anlatıyor.
- Akşam yemekleri. Nispeten öğleye göre daha çeşitli, farklı denilenilir. Lezzet sıkıntısı burada da başgösteriyor ne yazık ki. 1 hafta oldu aklımda kalan en fazla 1-2 yemek var. Aşçı beyefendi aşçıdan başka her şey, sakalıyla özellikle imam.
- Animasyon, eğlence. Tek tek oradaki animasyon ekibini inceleme fırsatı buldum, orada hiçbir işe yaramadıkları kanısındayım. Doğulu arkadaşın süper stand-upı olsun, kıvırcık sıpanın tavırları hareketleri. Akay bey gene o şartlarda kötünün iyisi. 1 haftada alelade bir pop şarkıcısından öteye gidemedik, o arkadaş da ne zaman takılsa "bu vaziyetler" diye bağlıyordu konuyu.
-Garsonlar, çalışanlar, görevliler. Durumun vahim olan kısmı çoğunun orada garson gibi değil de kral gibi davranları. Önünüzden bardak çekerken ki hareketler tavırlar, çaydan başka su bile sunamaktan aciz yaratıklar. Lokantaya, markete gelen dilenciler gibi davrandılar, daha da davranırlar.
Devre mülk işi, kaliteyi düşürüyor önceden gidenlerin yalancısıyım.
Kişi profili, müşteriler : yukarıdakilere ek, herkes gruplar halinde akraba. Özellikle doğudan ve/veya doğu kökenli.çok fazla müşteri var. Neredeyse %45lik bir kesim, %25lik de alamancı desen geriye bir şey kalmıyor.
Hal böyle dostlar, kimseyi düşürmesin oralara, parayla rezilliğin islami tanımıdır, vesselam..
