bilmiyorum çok mu yanlış geldim, fakat bu reklamın aslında çok derin anlamları olduğunu düşünüyorum.
bu reklamın ilk versiyonu, yani ingiliz kraliçesi çay içecekken bizim elemanın gazoz içirdiği reklam ilk olarak beşiktaş'ın arsenal'la yapacağı birinci maç günü yayınlanmaya başladı. o zaman ufak bir tesadüf olabileceğini düşündüm; ama bizim türk'ün ingiliz'e tabiri caizse ders vermesi, alışılagelmedik biçimde davranmaya zorlaması ve bunu başarması acaba maça mı selam çaktılar düşüncesi uyandırdı. zira bu reklam maçtan önce ve maç aralarında normalde olduğundan çok daha fazla yayınlandı. tabii belki o aralar daha fazla televizyon izlenecek olduğu için böyle planlanmıştır, bilemem.
ne tesadüf ki, ikinci reklam da beşiktaş'ın rövanş maçıyla aynı gün veya bir gün önce çıktı. bu sefer uzaklardan gelen bir kartal vardı, deplasmana giden beşiktaş diyebiliriz. kartalın kullanılmış olması beni düşüncelerimin doğru olduğuna epey inandırdı.
şimdi gelelim slogana ne diyeceksin sorularına. zaten bana tüm bunları düşündüren slogandır. slogan ne? "gazoz olma efsane ol." biz yıllarca uefa'ya gazoz kupası demedik mi? şampiyonlar ligi'ndeyse efsaneler yarışmıyor mu? şampiyonlar ligi marşında da zaten efsane anlamına gelecek çok iyi, efendi gibi tanımlamalar yer alır. kısacası bana göre reklamın verdiği mesaj, beşiktaş bu maçı al ve uefa'ya, nam-ı diğer gazoz kupasına değil efsanelerin olduğu şampiyonlar ligi'ne gittir.
belki çok paranoyakça bir yaklaşım oldu ama bu reklamın gerçekten bu mantıkla planlandığını düşünüyorum. reklamlarını sıklıkla yeniliyorlar ama sanırım bunlarda artık böyle bir mesaj yok, zaten maç falan da bitti. yalnız adam da fena karizma bak demeden bitirmeyeyim.