Mervânîler (Arapça: ﻣﺮﻭﺍﻧﻴﻮﻥ Marwānīyūn), On ve
on birinci yüzyılda Diyarbakır´da hüküm süren Kürt
[1][2] veya Arap[3] hanedanıdır. Mervanilerin
kurucusu Ebu Abdullah el-Hüseyn bin Düstek el-Baz,
onuncu asrın ortasından itibaren Doğu Anadolu´da
fetihlere girişti[kaynak belirtilmeli]. Ilk önce Erciş´i
ve çevresindeki müstahkem (sağlam) mevkileri aldı.
Baz, nüfüzunu kuvvetlendirerek, Büveyhilerin
hakimiyetindeki Diyarbakır ve Silvan ve Nusaybin´i
ele geçirdi. Büveyhi nüfuzunun azalmasından
istifade ederek, 984 senesinde Şii-Büveyhoğulları'nın
sultanı Samsamüddevle Merzubani´yi mağlub edip
Musul´u ele geçirdi[kaynak belirtilmeli]. Bağdad´ı
almak istediyse de başaramadı ve Musul´u
boşaltmak zorunda kaldı. 991 senesinde tekrar
Musul´u ele geçirmek için harekete geçen Baz,
şehrin hakimi olan Hamdaniler karşısında mağlub
oldu ve bu savaşda öldü. Bunun üzerine kız
kardeşinin oğlu Hasen bin Mervan, Baz´ın dul eşiyle
evlenerek tahta geçti. Hamdaniler ile mücadeleye
devam ederek onları iki defa mağlup etti. Hasen bin
Mervan, 997 senesinde Diyarbakır´da öldürülünce,
yerine kardeşi Mumehhüdüddevle Saíd bin Mervan
geçti. Said ile Ebu Nasr bin Mervan arasında
mücadele başladı. Ebu Nasr, 1011 senesinde Saidi
zehirleterek ortadan kaldırdı ve Mervani tahtına
geçti[kaynak belirtilmeli].
1011´de hükümdar olan Ebu Nasr, elli seneden fazla
hüküm sürdü[kaynak belirtilmeli]. Mervanilerin
bölgedeki hakimiyetini kuvvetlendirip refahını
yükseltti. Abbasi Halifeliğin yüksek hakimiyetini
tanıdı. Devrin kuvvetli komşu devletlerinden
Bizanslılar ve Fatımilere karşı istiklalini korumak için
maharetle iyi münasebete bulundu. Mervanilerin
hakim olduğu bölgede Şafii mezhebi yayıldı.
Nasır, 1071 senesinde Selçuklu Sultanı Alp Arslan´a
tabi oldu[kaynak belirtilmeli]. Nasır´ın ölümünden
sonra yerine oğlu Mensur gecti. Selçuklu veziri
Fahrüddevle bin Cehir Mervani topraklarını ele
gecirmek için Sultan Melikşah´dan izin aldı. 1085
senesinde Selçuklu ordusu şiddetli bir çarpısmadan
sonra bölgeyi ele geçirdi. Son Mervani hükümdarı
Mensur, 1096 senesinde ölünceye kadar Ceziret-i
Ibni Ömer´de (Cizre) yaşadı.