seçmenin büyük bir çoğunluğunun parti programlarına bakarak oy vermediğini biliyoruz.yapılan icraatların yerindeliğinin muhakemesini yapabilecek bir çoğunluğu da oluşturmuyoruz.akp hükümeti fındığa ottan az diyebileceğimiz bir satış fiyatı belirlemesinin ertesi giresundan birinci parti çıktı.bu zihniyete çeşitli sorular sorulabilir.petkim' i geçtik turk telekomun özelleştirilmesinde nasıl bir mantıki gerekçe buldu bu zihniyet.bu zihniyet haberleşmenin namus olduğunu bilmez mi?bir savaş olması durumunda haberleşmenin gizliliğini muhafaza edemezse başına gelecekleri tahmin etmez mi.kurtuluş savaşında bir telgrafın ne büyük role sahip olduğunu bilmez mi?muttefikimiz dediği amerika ırak halkını vururken, bunda pay sahibi olduğumuzu bilmez mi?"dikkat alçak uçuş var" tabelalarını görürken şehirler arası yolculuklarda, israil savaş uçaklarının topraklarımızda talim yaptığını görmez mi?tüm bu sorular sorulması gereken sorulardır.ama bunu yapmakla sadece soru sormuş ve birilerini eleştirerek günü geçirmiş oluruz.şeytan taşlayıp tavafta yatma durumu yani.devam edelim.biz her adımımızda kapitalizme hizmet ederken, kapitalizmin bayraktarlarına küfredelim.akp' ye oy verenlerin kısm-i azamisi bir bilinçsizlik halinin sonucu olarak yaptılar bunu.peki biz bilinçli olduğumuz iddiasındayız.bilinçlinin yönlendirme kuvveti nasıl olur da bilinçsizin başı boş hareketine üstün gelemez.sadece konuşuyoruz.ondan olmasın?
