yaklaşık bir yarım saat önce karşılaştık kendisiyle. yolda.
çekim gücü çok ilginç bu şırfıntının. çekti kendini bana "şşş sen esmer yakışıklı çucuk" diyerekten. bu tarz iltifatların yalandan da olsa, söylenmesi çok hoş. içimi gıdıkladı.
onca, "sikerim şimdi paranın renkli o barkodunu ha. her ortamda mevzusunu etmeyin o götleğin..." tarzı küfürler savurmuş, cebindeki paranın gelenini-gidenini bir türlü hesap edemeyen, savurgan, babamın deyişiyle adeta "ocaksikan" bir adam olmama rağmen; onlarca kalabalığın içerisinde domalır vaziyette eğildim ve aldım onu. üstü azıcık çamurdu. baş parmağımla çamurun kabasını aldım önce. ardından, ağzıma yaklaştırıp, "hoh hoh" çektim ve "sana ne yaptılar böyle. hayır aşkım iyileşeceksin. hayır ağlama" diyerek onu sakinleştirdim. sonra diğer baş parmağımla tekrar okşadım ve bir melek gibi tertemiz yaptım onu. artık hazırdı. direkt oracıkta götüme sokt....yuhh. bunun olmasını istediğin için kendinden utanmalısın. hemen, terzime özel diktirdiğim içliğimin iç cebine koydum ve "yoo yooo ben öderim lütfen" diyebileceğim ortamlara kendimi hızla salıverdim.
işin özeti; yerde bulunan bozuk paranın verdiği mutluluk gibisi yoktur. varsa da ben bilmiyorum! aslına bakarsan bu hayat beni pek sevmedi. e acık da haklı esasında...