kitapta bolca geçen ve kavalla çalınan "ağrıdağı'nın öfkesi"ni kitabı okurken kafanızın içinde bir yerlerde duyabilirsiniz.
--spoiler--
bir kültürü, örfleri, efsaneleri, halkı anlatmanın yanısıra özellikle sonlara doğru yaşar kemal iyice psikolojik analize giriyor. kitabın başından beri tanık olduğumuz paşa'nın kibri ve bu kibrin paşalığını yok edişi bir yana; bir de gülbahar ile memo arasında geçen saç teli anlaşması var. okurken nasıl da önemsiz, nasıl da masum bir istek. fakat ahmet'in içini yer durur, böylece bir kıskançlığın (ahmet'in hissettikleri için ucuz bir kelime oldu ama) bir sevdaya neler yapabileceğini de görürüz. hem de paşalara, babaya, osmanlıya, ağrı dağına karşı gelmiş bir sevdanın yok oluşu.