görmek
işitmek
duymak
düşünmek
ve konuşmak
koşmak alabildiğine
başı dolu
başı boş
koş-
-mak
hehehey taranta - babu
hehehey
yaşamak ne güzel şey
anasını sattığımın
yaşamak ne güzel şey
düşün beni
kollarım, senin üç çocuk doğurmuş
geniş kalçalarındayken
düşün sıcak
düşün kara bir taşa damlıyan
çırılçıplak
bir su sesini
istediğin yemişin
rengini, etini, adını düşün
gözdeki tadını düşün
kıpkırmızı güneşin
yemyeşil otun
ve koskocaman
masmavi bir çiçek gibi açan
ay ışığını
düşün taranta - babu!
insan oğlunun yüreği
kafası
kolu
yedi kat yerin altından
çekip çıkarıp
öyle ateş gözlü çelik allahlar yaratmış ki
kara toprağı bir yumrukta yere serebilir,
yılda bir veren nar
bin verebilir.
ve dünya öyle büyük,
öyle güzel
öyle sonsuz ki deniz kıyıları
her gece hepimiz
yan yana uzanıp yaldızlı kumlara
yıldızlı suların
türküsünü dinleyebiliriz
yaşamak ne güzel şey
taranta - babu
anlıyarak bir usta kitap gibi
bir sevda şarkısı gibi duyup
bir çocuk gibi şaşarak
yaşamak
yaşamak:
birer birer
ve hep beraber
ipekli bir kumaş dokur gibi
hep bir ağızdan
sevinçli bir destan
okur gibi
yaşamak
yaşamak
ne acayip iştir ki
bu ne mene gidiştir ki taranta - babu
bugün bu
bu inanılmayacak kadar güzel
bu anlatılamayacak kadar sevinçli şey:
böyle zor
bu kadar
dar
böyle kanlı
bu denli kepaze