o dönem düşünüldüğünde tarlalar hayatın devamını sağlayabilmek açısından -ticaret yapanlar için de aynısı geçerli, satacağı malın üretiminin belirli bir düzeyde kalması gerekiyor- önemli konumdadır. sen her ne kadar ticari dilini geliştirirsen geliştir, müşterilerinle işini sıkı tutarsan tut ya da ne kadar dürüst iş yaparsan yap rızkın o tarladan çıkmaktadır.
bunu kadın erkek ilişkisine yayarsak; sen ne kadar dışarıda iyi ahlaklı bir insan olursan ol, hak gözeten bir insan olursan ol, ya da kazancını ne kadar getirirsen getir, senin asli görevin kadınınla olan ilişkin üzerinedir.
dolayısıyla bu ayet, kadını erkeğin hayatının merkezine koymaktadır.
aynı zamanda da tam tersini de ima etmektedir. bir tarlanın verimliliğinin devamı için iyi bakılması, iyi sulanması, iyi gübrelenmesi gerekmektedir.
kadın erkek ilişkisine yaydığımızda; kadın başta ne kadar verimli olursa olsun, bakımı gerçekleştirilmediği ve ilgilenilmediği taktirde bereketini yitirecektir. kadınlar sevildikçe güzelleşir.
bu da erkeği, kadının hayatının merkezine koyar böylece.
not: bakara 187'de bir de şöyle bir ibare geçer: "Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz."
