Ben ellerini öptükçe güzelim sen parmak uçlarınla dokundukça..
Kalp odacıklarımın en ücra köşelerinde elinde içki kadehin etrafta mis yasemin kokusu ve bir sokaktan geçtik biz yıldızı bol,karanlığı derin,ütopyalarda kar topu oynadık..yazdı sıcaktı ben beklerken bi akasya altında tüm gözlerden sakladım kendimi,avuçlarımdaki yaprakları teslim ederken rüzgara..vapur iskelesine oturup bi sigara yaktım akşam üstünün kalabalığına karşı;geniş omuzlu erkekler,sarışın kadınlar,biçimli göğüsler..peh! gözlerimi kapasam yolu bulabilirmiydim?içtiğim sigaradanda bişey anlamadım ya sen yokken neyse..ben uçsuz bucaksız gözlerinde dalarken geçmişine binbir bıçak dayandı kemiğe sustum..sustuk
- of sonra konuşalım gerçekten iyi değilim iyi geceler..
-sanada..
hangi iyi gecenin kollarındayım iyisi buysa kötüsünü bulup getirsinler çıkmak için dibe batayım.şimdi anladım anakha şimdi anladım kaamosun darağacına astığı gecenin ziyalığını,anlıyorum çünkü terk ettiğim bir devri kapattım mö öncesi yada sonrası tarih yok saat yok ruska yok korse takmış hoş göğüslü kabarık etekli Fransız usulu asil gecelerimin boynuna ilmeği geçirmişim hangi şuursuz sabahımdı bilmem..telefon çalar ..yüzünde aptal bir gülümseme ama gayet tok bir sesle,
-efendim
-napıosun?
-hiç.sen?
-bende (sesizlik seviyorum seni ) öyle işte..
-hııı
-kitap okur uyurum
-peki
-sen napıcaksın?
-müzik dinlicem yatağımda
-aç yatma bişiler ye açsan
-yok değilim
-iyi ozaman
-yatmadan ararım seni tamam?
-tamam
-varmı bi problem?
-hayır (var evet var geçmişin önümde sis perdesi 'beyaz ışık saçan siyah çukura' doğru dar bir patika yolda yürüyorum dizlerim kan içinde anlamıyorsun..anlatamıyorum ben konuşamam bilirsin yine suscaksın onuda biliyorum senin bağışıklık kazanmış ruhun ve bedenine sarılıp uyumanın verdiği haz,peşinden beni sürükleyen acıların..biliyorum sen hiç benim olmıcaksın ben boşa hayaller kurmaktan vazgeçtim bu gece saat 4 sularında boğuluyorum)
-tamam canım öptüm seniii
-hoşça kal hayatım..
yatmadan önceki telefon konuşması her zaman huzur verici kapatılır,yoksa akreple yelkovan terk eder o gece saati,geçmiycek olan dakikalar geçer..üşürsün yorgan altı hıçkırıklarla aldığın sakinleştirici seni şuursuz uykuya bırakır sabah gözünü açar açmaz nemlidir kirpiklerin hissedersin,tek kişilik ruhun ve çayınla bi sigara yakar hatırlarsın gülümser ve en çok özlersin..
petra ve rendall
oldukça aşık bir birlerine 'tek olmaz' demiş 'memleketimde olsa tek olmaz' çıkmış gelmiş almanyadan sabaha karşı sesleri penceremi çarpıyor özlem gitmek bilmedi onlardan bendende..
'ayrılsakta üzülmeni istemem' yıkılırım bilirsin,her şeyden bu kadar eminken paranoyak düşünceler sözlere düşer damla damla en fantastik gecede;takılı kalmış taş plakta msg never ending nightmare bitti dediğin anda solosuyla ilkilir yıldızlar gecenin koynunda.kelebek gibi yaşamak lazım anlık ama uçabileceğin kadar yaklaşmak uçuk maviye.. daha uçamamış ölü kelebekler doluşmuş odama penceremi hep kapamamı söylerdi annem sonbaharda babam ençok mfö dinlerken hüzünlenir akşam üstüleri.ince dudaklarıma deyen o enfes rüzgar saat epeyce geç sokaktasın her adım attığında sana atılan lafları kulak ardı ederken sadece huzuru diledin tanrıdan ve dilinden düşürmediğin mucizeni sonra aptalca gülümsedin bir arabaya bindin cumartesi gecesiydi arkamızdan elinde geçmişim olan birisi koşuyordu ezdik geçtik hiç tanımadığın biriyle geçmişinin katili olursun..
-sen intihar ettin mi hiç?
korkuyorum aslında korkması gereken o çünkü umutla cesaretin birleştiği noktada hep ben olmuştum hayır korkuyorum tedirginim ve çaresiz çok mu alkol almıştı acaba..
-sarhoşmusun?
-hayır
sarhoş olan bir insanın sarhoşum dediği nerde görülmüş..
anlamıyorum anlamsızlaşıyor nerdeyim ne yapıyorum başım ağrıyor ölü kelebekler öptü saçlarımı gözlerime düştü kayan yıldızlarda tutulan umutsuz dilekler (taşmadan)
-bi sigara içiyim ben
niye yaptım bilmiyorum neden yaptım bi başkası olsaydı onun yerine olmazdı olmadı ki hiç..
(elimi tutman en iyi cevaptı sorularıma)
Uyuyabilirim onunla o yüzüme hiç bakmasada..yaz,sıcak,pencereden içeri giren eşsiz rüzgar,buram buram soluduğum bir huzur..huzurun zehrini ellerini öperek kustum geceye..
Ya yarın?
düşündükçe menekşeler ölüyor gözlerimde, yüzümü yıkıyayım aksın maskem..bir dünya yarattım kendi küçük masallarımdan kağıttan uçakları bol,eşsiz rengarenk uçurtmalar mor geceleri sundum önüne gittikçe tükenmesi gereken masallarım büyüdü göz yaşlarımla..geceme uyku damlıyor melodilerin üzerine düşüyor ruhum herkes hep bir ağızdan sölüyor seni eicca toppinen silüeti düşüyor gözlerime hey ilk aşık olduğum adam diyor bir kahkaha basıyorum uzaktan bir çello sesi tırmalıyor kulağımı bu gece dolunay diyorum bi sigara içilir gazetelerimi yırtıp pencereden dışarı bırakıyorum zifiri karanlık saat 4 falan olmalı merak etmiyorum..'kimin için ölemiyorum?' diyorum murat kapkınerin ağzından ADINI UNUTAN ADAMIN Petrasını görüyorum çıplak denize giriyor işte orda.Bir sigara uzattım tüttürdük yalnızlar barının konsomatrisi olan geceyle..ya işte dedim elimdeki kadehi bıraktım yere en bakir duygularımla bir annenin çocuğuna duyduğu sevgi kadar tehlikeli ve zarar vericiyim artık ıhtıyaclarım da yalvarmaz hayranlıgına ya da ınkarına...ne kadar zor olacağının bir önemi yok.. ızlıyorum sımdı .. gidiyorum simdi... cünkü zaman günleri sayıyor içimde.akasya ağacından elindeki içki kadehi etrafta mis yasemin kokusu bir sokağa geldik
Ve..
tıkandığım zamanlarda umutsuzca parçalardım kendimi felaketimi yaşamak isterken kendimce yaşadığım bu dünyadan feragat etmiştim.. bedenime zarar verirken alkolle aslında zamandan çalıyordum ben sizden habersiz çocuklugumu yitik hayallerde unutup kitapların içinde büyükmek yerine zerafetle dans eden sokak lambalarının arasında geçmişti tutarsız çocukluğum... yasemin kokusu sokagı sardı belki balkonunda onu büyüten yaşlı teyze düşünememişti bu kadar büyüceni bu işin ama artık aşmıştı olay onu koku burun deliklerimden damarlarıma dogru inerken kalp atışlarım hızla artmaya başlamıştı gögüs kafesim sıkışıp nefeslerim sıklaştıı belki son böyle gelcekti bana..
'masumiyetim erdemin olsun... bekaretim de vicdanım... kanım bana kalsın..'