gidip gördüğüm ülke.
şimdi söyleyeceğim ilk şey, bol bol yemek alın yanınıza, ciddiyim. yemekleri aşırı yağlı ve ben yiyemedim.
at eti aşırı derecede değerli. tapıyorlar resmen. at etini geri çevirmek ayıp. pastırmasını falan yapıyolar hatta. bu yüzden bizde ateş pahası olan sığır etinin fiyatı orada çok ucuz.
bazılarının dediği gibi türk görünce şeytantanlaşanlar veya turancılık aşkıyla yananlar yok. sadece turistsiniz. insanların bazıları türk soyundan (türük kanı- türük dalası (balası değil dalası)) geldiğini kabul ediyor, kendini moğol sayanlar da var. japon gibi olan fenotipler de , bizim sokaklardaki insanlar gibi fenotipler de mevcut. aslında sanıldığı üzere çok da sevmiyorlar rusları. sovyetler dönsün mü diye sorarsanız 'ne diyon yaprağım' cevabını alabilirsiniz benim gibi. ilginçtir ki, nazarbayev'e ''baba'' diyorlar.
dümdüz, uçsuz bucaksız kırsalları var. saat farkı dört. astana'da kocaman, altın kaplamalı bir cami var. din durumu bizimki gibi, yani 'kalpleri temiz' ve 'allah biliyor'
genelde pazarlardan alışveriş yapılıyor ama benim için çok hoş birşey değildi çünkü bizim pazarlardan on kat pis. sayma sayıları (1,2,3..) aynı, ne kadar tuttuğunu öğrenebilir ve kaç kilo istediğinizi söyleyebilirsiniz.
bazı şeyleri bildikten sonra kazakça'yı anlamak çok ve çok basit, %70'ini anlıyorsunuz amma ve lakin kazakistanda kazakça bilen insan sayısı parmakla sayılabilecek kadar. ingilizce de bilen yok. iyisi mi siz bir rusça bilenle gidin aynı benim yaptığım gibi. eğer türkiye türkçesini duyarsanız, genellikle ya bizim işçilerdir yada ahıska türkleri. ben bir kaçıyla sohbet ettim sokakta gider ayak. sadece keyfiyetten türkiye türkçesi öğrenmiş bir kazak da vardı, ilginç.
son olarak, sanırsam rus azınlık ve kazaklar birbirini pek sevmiyor. ilerde burası da ukrayna falan gibi olabilir. inşallah olmaz tabi.
