inkar etmeye gerek yok. adamlar mertçe yardım ettiler. kimse çıkıpta babasının hayrına mı yardım ettiler demesin sonuçta biz tüm dünya emperyalistlerine karşı savaşırken yardım eden tek devlet sovyetler oldu ve 1946 yılına kadar uluslar arası arenada en büyük destekçimiz oldular. türkiyeyi ilgilendirmeyen meselelerde bile sovyetler dostluğu ilerletmek için türk hükümetinin toplantılara çağırılmasını hep şart koştu.
--spoiler--
26 nisan 1920'de ankara hükümeti adına mustafa kemal'in yazdığı yardım teklifine sovyetler birliği'nin olumlu cevap vermesiyle başlayan yardımlardır. bugün tarih kitaplarında pek yer verilmiyor. verildiği yerlerde yardımlar küçümseniyor ya da sscb'nin "babasının hayrına değil, politik çıkarları uğruna yardım yaptığı" söyleniyor. bütün bu şamata ve sansür ise kurtuluş savaşı yıllarında anadolu'yu işgal edenlere karşı türkiye halklarına yardım uzatan ilk ülkenin sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
2 haziran 1920'de sscb dışişleri halk komiseri çiçerin'in olumlu cevabı ile başlayan yardımların toplam tutarının 45 bin tüfek, 300 milyon mermi, 11 milyon altın ruble, 100 bin lira değerinde altın olduğu söyleniyor. bu yardımın yanı sıra sovyet askeri uzmanlarının da kurtuluş savaşı'na taktiksel destekleri bulundu. bu nedenledir ki, taksim atatürk anıtı'nda mustafa kemal arkasındaki sovyet askeri uzmanlarıyla kazındı.
sscb'nin tek yardımı para ve silah olmadı. genç hükümet, imzalanan dostluk anlaşmasıyla doğu cephesi'ni boşalttı. ayrıca kars ve ardahan'ı da türkiye'ye iade etti. doğu cephesinin boşalması ile türkiye birliklerini batıya kaydırma fırsatı da bulmuş oldu. lenin döneminde ingiltere ve fransa destekli iç savaşın bastırılmasının ardından "türkiye'ye yardım edilmeyecek" anlaşmasına rağmen yardımlar gizli olarak devam etti. öte yandan lenin'in ardından en yüksek makamda olan stalin de yardımların yollanmasında önemli rol oynamıştır. ilk rusya temaslarını gerçekleştiren ali fuat cebesoy, silah yardımının bir ara aksadığını konuyu stalin'e ilettiğinde yardımların tekrar başladığını belirtir, ki o dönemde milletler komiseri olan stalin'in bu konuda çabası olmadığını düşünmek namümkün.
ha bu arada o yıllarda ingiliz gemilerini izlemekle yetinen vahdettin için ağlaşanlar şimdilerde stalin'i karalıyor. onlara göre hem vahdettin mustafa kemal'i anadolu'ya bilinçli yollamış, hem bolşvekiler türkiye'ye pek de yardım etmemiş. hadi onların derdini anlıyorum da bizim özgürlükçü solcu da bu koroya katılıyor.
--spoiler--