bir asırlık sikimsonik bir tartışmayı yeniden alevlendiren şahıstır. yani bir bıkmadık kim türktür kim moğoldur, kimlerle aynı kimlikteniz muhabbetinden. 20. asrın ilk yarısında yeni bir ulus devlet inşa etmişsin, yaparsın bunun muhabbetini anlarım. ama şu anda bunları tartışmak o kadar manasız ki. neden mi? hemen söyleyeyim.
efendim, islam öncesi türklerin izleri o kadar geniş bir coğrafyaya yayılmıştır ki, her taraftan bir iz bulursunuz. hele proto-türk kavimleri de hesaba katarsanız, oohooo. işin içinden çıkamazsınız. çıkılamadı da. birisi kaldırdı, etrüskler türktür dedi. diğeri kalktı, hititler türktü dedi. almanlar türktür diyenleri işitti lan bu kulaklar! halbuki mesele gayet basit. nomadic kavimler, pek çok açıdan birbirleriyle benzeşirler. ve zaman zaman birleşerek federatif diyebileceğimiz devletler kurarlar. bunu en güzel şekilde grousset tanımlamıştır "bozkır imparatorluğu" diyerek. moğollarla türkler ve proto moğollarla proto türkler de işte bu anlamda pek çok kez bir araya gelip büyük devletler kurmuşlardır.
bu toplumlarda türk, moğol, tatar vs olmanızdan ziyade, kutlu bir sülaleden gelmeniz önem arz etmekteydi. bu bakımdan da liderlik zaman gelmiş moğol kabilelerin, zaman gelmiş türk kabilelerin ellerine geçmiş.
ancak türklerle moğolların aynı soydan gelmediğini söylüyor antropologlar. bana da onlara uymak düşüyor. ancak tarihte türk moğol sentezi çokça karşılaşılan bir sentezdir. timur meselesi de tam da bu türden bir mesele. timur türk moğol sentezinin bir temsilcisidir. osmanlılar ise türk islam sentezinin.
bırakın şimdi timur türk müydü moğol muydu muhabbetini. emin olun türk de olsa, moğol da olsa, slav da olsa bir şey fark etmezdi. timur kutlu bir soydan gelmiyordu. önemli olan buydu onun için. o da zaten emir sıfatını kullandı bu yüzden.
