Başını kaldırıp gözlerimin içine baktı ve Gözlerimden süzülen inci tanelerini kar beyazı narin elleriyle sildi. Dudaklarından iki kelime döküldü... Yıllar sonra bile hafızamdan silinmeyen, kulaklarımdan hala gitmeyen o iki kelime: "ağlayarak gitme" diyordu, "dayanamam..."
Bu soğuk kış gecesinin alacakaranlığında, Kimselerin duymadığı ama sadece ikimizin kulaklarında yankılanan büyüleyici bir keman sesi yükseliyordu adeta ayaza karışan rüzgar uğultuları arasında. Ve son kez sarılırken birbirimize sımsıkı, yıldızsı kar taneleri konuyordu ipek saçlarına.
Beynimi amansız sorular kemiriyordu: neden gitmem gerekiyordu? Neden? Neden? Neden?..