beni hiç şaşırtmayan yenişafak tavsiyesi. bu gazetelerin hükümete tavsiye verebilecek bir yapıda olmadıklarını biliyoruz zaten. bu yazanlar da hükümete tavsiye falan olmuyor. tam aksine millete hedef göstermek oluyor.
daha hala anlayamadık bazı şeyleri nedense. akpnin zırt pırt bahsettiği 2023 türkiyesinin iki temel özelliği var: birincisi, güçlü ve ortadoğuya göbek bağıyla bağlı bir türkiye. ikincisi ise dini açıdan erdoğana tıpkı bir halifeye bağlı olduğu gibi bağlı olan, akpnin dizayn ettiği şekilde giyinen, yiyen, içen bir nesil. her ikisi için de eğitime el atmak elzem.
dikkat edin, akp iktidara geldi geleli eğitime sürekli yeni bir ayar çekti. sürekli de eğitim kalitesi düştü. ancak ne halk buna uygun bir tepki gösterebildi, ne de siyasetçiler bu konuda halkı yeterince bilinçlendirebildiler. ülkenin gelecek 5-10 yılı açısından eğitim hiç bir şeydir. siz bir ülkeye oxfordu, harvardı, california üniversitesini de kursanız, üç senede beş senede bir fark yaratamazsınız. ama 20 yılda-30 yılda eğitim o kadar çok şey değiştirir ki... eğitimde yapılan reformlar, sabır isteyen, özen isteyen ve amaca ulaşıldığında da çok köklü değişimler yaşatabilen reformlardır.
erdoğan ve partisi, sultan ikinci mahmud döneminde başlatılıp, sultan abdülhamidin, ittihat terakkinin ve son olarak da kemalist rejimin devam ettirdiği eğitim reformlarının bir kısmını geri döndürmeyi ve bir kısmını da yeniden dizayn etmeyi hedefliyor. işte bu noktada karşılarına çıkan en büyük engel de bu üniversitelerde ve daha başka bir kaç üniversitede okuyup, kendisini geliştirip, ülkenin yönetimine katılmış, katılmakta olan insanlar. çünkü bu insanlar ve o okumuş kitle, her zaman akpnin karşısında bir farkındalık yaratıyor. ne olursa olsun, yozgatın, çorumun, sivasın, konyanın yüzde altmışını ele geçirmiş olan bir iktidar partisinin
türkiyenin en iyi üniversitelerinde büyük birlikçiler, milli görüşçüler kadar bile bir ağırlıklarının olmasına fırsat bırakmıyor. ve hükümet adına acı vericidir ki türkiyeyi yozgat kıraathanesi, konyanın kırsalı, çorumun leblebicisi değil; odtü, bilkent, boğaziçi mezunları yönetiyor. hala bile.
ali babacan: Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı. ted kolejini bitirdi, odtü endüstri mezunu. mba'ini de Kellogg School of Management'da yaptı.
mehmet şimşek: Maliye Bakanı. mülkiye mezunu. yüksek lisansını University of Exeter'de yaptı.
yiğit bulut: başbakanın başdanışmanı. galatasaray lisesi, bilkent üniversitesi. sorbonne'da yüksek lisans yaptı.
erdem başçı: merkez bankası başkanı. ted, odtü elektrik elektronik. yüksek lisansını bilkentte işletme üzerine yaptı.
daha sayayım mı? bence gerek yok. türkiyede belki bir tane bakanlık yoktur ki bu üniversitelerden mezun olmuş bir tek kişi bile bulundurmasın üst pozisyonlarda. haa, keşke diyorum. keşke o en kritik mevkilere de kendi yalakalarını getirseler, böyle hiç bir boktan anlamayıp sırf torpille gazetede karalayan dangalakları falan getirseler de iki senede görsek şunların boyunun ölçüsünü! bir iki sene kriz yaşarız belki, aç kalırız falan ama en azından akıllanırız millet olarak. başka türlü akıllanacağımız yok bizim.