an itibariyle bitirdiğim hafızama tam anlamıyla kazınan dizi. burdan yorumlara bakılarak abartıldığını düşünebilirsiniz ama abartınının olmamasının yanında azdır bile. diziyi farklı kılan şudur ki salt realite üzerine kurulması malum benzeri dizi gibi (prison break) abartılmış şeytani planlar,kafayı yoran beyin yamıştıran detaylar yoktur. her şey ne ise o. dikkatimi çeken unsurlardan biri de bence dizinin beyin uyuşturan yanlızca vakit geçirmeye yarayan popüler kültür ürünlerinden biri değil aksine düşünmeye,bazı şeyler hakkında kafa yormaya,farkındalık yaratmaya çalışan bir yapım olması. özellikle ara geçiş konuşmaları yapan tekerlekli sandalyedeki zenci arkadaşımız agustus hillin konuşmalarını cidden dikkate alarak dinlediğiniz zaman sağlam bir felsefe kitabını okumuş gibi olursunuz. oyuncu kalitesi hakkında konuşmaya gerek bile yok. sizi bu diziye alıcaz ama şart olarak hepinizi 10 yıl gerçekten hapse tıkıcaz deseler bu kadar olur heralde.
------spoiler olabilir ama olmayabilirde--------
şuana kadar dizi ve film izlerken ağlayanları hiç anlamayan üstüne daşşak geçen ben cyril o reilynin infaz sahnesinde salya sümük ağladım ulan. evet yaptım bunu. içimden bi şey koptu sanki.abisine turnuvadan kazandığı eldivenleri uzatıp ödülümüzü değişelim ryan diyip ryanın gerçek annesini sahiplenmek isteyişi hele ki bir çocuğun masumiyetiyle çok acıklı sahneydi be sözlük.
------
içim de kalan unsurlardan biri de vali devlin puştunun cezasını çekemeden dizinin bitmesi. em citye girip aryanların,zencilerin,latinoların,italyanların arasında mücadele etmesini, izlemek güzel olurdu ama neyse.
velhasıl ölmeden önce yapılacaklar listeniz varsa mutlaka ozu izlemeyi de koyun.
elveda oz.
fuck u schilinger.