metal şırıngadan iğne olmuş biri olarak bir sürü çağın gerisinde kalmış şey hatırlıyorum. yaşım 35 olmasına rağmen sanki orta çağı görmüşüm hissine kapılma sebebim sanırım 90 sonrası teknolojinin çok daha hızlı ilerlemesi.
siyah renk 56 chevrolet taksileri hatırlıyorum, nikelajları ışıl ışıl,
bugün tunalının neredeyse göbeğinde bulunan karum iş merkezi yerinde kavaklıdere şarap fabrikasının olduğunu hatırlıyorum. (bağlarından aşırdığımız üzümleri yaslanıpta yemişiz mavi göğün göğsünde)
cinnah caddesinin o dik yokuşuyla gidiş geliş olduğu günleri hatırlıyorum,
tuborg gazozu elvan gazozu ankara gazozunu hatırlıyorum,
fatih sultan mehmet köprüsünün açıldığı günü hatırlıyorum,
inönü stadında geceden kapalı önünde bekleyen insanları hatırlıyorum,
üstünden dolar çıkmasının seni hapse götürdüğü günleri hatırlıyorum,
dedemin, sırf annem hapse girmesin diye yaktığı dünya klasiklerini hatırlıyorum,
pazar günleri çıkan gırgır dergisini hatırlıyorum,
1983 model renault 12 nin zenginlik emaresi olduğunu hatırlıyorum,
1984 avrupa şampiyonasını hatırlıyorum,
bisiklete 15 dakika binmenin 5 lira olduğu günleri hatırlıyorum,
commodore 64'e kafa ayarı yaptığımı hatırlıyorum,
telefon numaralarının 6 rakam olduğu günleri hatırlıyorum,
ilkokul önlüğümün siyah olduğunu, tahtanın yeşil olduğunu ve o tebeşirin tahtada çıkardığı sesin iğrençliğini hatırlıyorum,
her öğlen okulumun dibinden kalkan şehit cenazelerini hatırlıyorum,
ama sanırım hatırladığım en eski şey, hayavanat bahçesinde fili gördüğüm an.