temel klişeleri eleştirmiyorum, onlar allahın emri. ama en göze çarpan eksikliği elysium elysium denmesine rağmen doğru dürüst nasıl bir yer olduğunu görmüyor olmamız. oradaki insanlar züppe midir, dünyadakiler hakkındaki görüşleri nedir, yaşam tarzı nasıl işler, düzen nedir vs; tek gördüğümüz elinde viski bardakları "hey whats up johnny" diye gezen takım elbiseli insanların olduğu onar saniyelik sekanslar. bu da elysium hakkında fikir sahibi olmamıza bir engel.
sapık manyak psikopat ajan kötü karakter olsa da oyunculuğuyla filmi kurtarmış (agent kruger aka sharlto copley). üstünde azcık daha durulsa efsane kötülere girer o derece. oynamış adam. her sahnesi güzeldi. film biter bitmez ilk işim kim ki bu diye araştırmak oldu. meğerse yönetmenin diğer filmi olan district 9'daki elemanmış. taşlar sonra oturdu hatırladım.
bu senaryo ve malzemeden efsane bir film çıkacakken ortalama bir film çıkmış. çok süper deli bir eleştirisi de yok filmin. göreceli olarak yüzeysel argümanların vizyonda işlenmesi fikri kulağa güzel gelse de bir yerden sonra çok da verimli kullanılamamış aksiyon sahnesi/kamerası bölümleri yüzünden harcanıyor oluşuna üzülüyor insan.
çok yerin dibine de sokmaya gerek yok gayet izlenilebilir bir film. daha filmin başından sonunu tahmin etmek filmin bir eksisi değil, filmin sorumluluğu ters köşe yapmak değildir. hatta ters köşe yapmak bir nevi kolaya kaçmaktır. bir yanda ters köşe yapmak varken diğer yanda her zaman güzel bir hikayeyi yedire yedire anlatma ve sonuçlandırma seçeneğiniz bulunur ama adam bu seçeneği değerlendirememiş. tek mesele bu.