kişiliği tam da kariyeriyle eleştirilmesi gereken kadındır. kişilerin yaptıkları işler kişilikleriyle uyuşmak zorundadır. bu durum, hiç istemediği işte çalışmak zorunda kalan ofis, plaza çalışanları için böyle olmayabilir. ofis insanları ya da yapmak istemedği işlerde çalışan insanlar için normal olan budur, kişi ve kişiliğinden çok farklı mesleği. ama bu durum, tv için geçerli değildir. meral okay da, aslında çok iyi bir insan ama neden böyle yaptığını anlamıyorum dediğiniz pek çok insan da tv'den büyük paralar kazanıyor. çoğunun bu paraya ihtiyacı bile yok. ya da şöyle söyliyim, zaten tiyatro'dan, sinemadan, şundan bundan para kazanan insanlar daha fazla para kazanmak için tv işleri yapıyorlar. daha fazla para için yaptıkları işler, yıllarca söyledikleriyle uyuşmuyorsa orada bir problem var demektir. kaldı ki, tv dizisi demek her şeyi affettirmiyor. hele o dizinin çok izlenmesi hiç hiçbir şeyi affettirmiyor. rating, yapılan işi meşru göstermeye yetecekse, ortada 10 sene sürmüş uygur kardeşler programı ve hatta reha muhtar duruyor. bu adamlara başarılı demek pek doğru gelmiyor bana.
meral okay özeline dönecek olursak, durum çok zigzag çiziyor. yeditepe istanbul gibi, en sevdiğim türk dizisinde oynamış bir kadın meral okay. baş kahraman, yıllarca koca parasıyla yaşamış bir kadın. kocasından ayrılınca, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışıyor ve tam da orada büyük bir savaş veriyor. işçi bulma kurumunda kendisine "vasıfsız" dendiğinde görüyor gerçek hayatı. ondan sonrası tam anlamıyla kendini bulma ve ayakta durma savaşı. tam da olması gerektiği gibi bir kadını anlatıyordu yeditepe, tek başına ayakta durması gereken kadını. (konuyla çok ilgili olmasa da, dizinin diğer kahramanları da çok iyi oyunculuk çıkarmışlardı ve senaryo çok çok güzeldi. youtube'dan aratıp, ömer ve duru'nun diyaloglarını izleyebilirsiniz) asmalı konak da diziydi, yeditepe istanbul da. sonra, o dizinin kadın konusuna duyarlı oyuncusu olabilecek en maço karakteri insanlara öyle bir sundu ki, olacak gibi değil. kadın dövme ihtimali çok kadar yüksek bir karakteri, beyaz atlı prens olarak gösterdi. güce tapan kadınları "doğal" gösterdi. feodal ve kadın açısından baskıcı bir yaşam stilini, "aile sıcaklığı" diye yutturmaya kalktı. senaristler ya da yazarlar, tv için hafif, hazmı kolay ve popülist işler yapabilirler, eyvallah. ama yıllarca savundukları değerlerin tam karşıtlarını satmaya kalkarlarsa kişilikleri de solculukları da feministlikleri de tartışılır. tartışılabilir.
atv'de yaptığı umut tacirliğini (akademi miydi neydi) de unutmadık.