emma goldman'ın "oy vermek bir şeyleri değiştirseydi, yasaklanırdı" sözünü idrak edip sindirmiş insanlardır.
sistemin, kendi aleyhinde olabilecek herhangi birşeyi teşvik etmeyeceği gerçeğini bilen insandır aynı zamanda. oysa oy vermenin vatandaşlık görevi olduğu, zihinlere bizzat sistemin kendisi tarafından kazınıyor. bu bile, oy vermekten soğumak için yeterli bir neden aslında.
bunun dışında, demokrasi adı altında dayatılan oligarşiye tavır koyabilmektir oy vermemek. çünkü sistem, "benim belirlediklerim arasından seçim yapabilirsin" dayatmasıyla dikilir karşınıza. "oysa senin dayattıklarının hiçbiri, benim seçmek istediklerim arasında yer almıyor" biçiminde fiyakalı bir karşı çıkıştan sonra, "senin dayattıkların arasında metazori tercih yapmak mecburiyetinde değilim" diyebilen karakterli insanlardır bu oy kullanmayan insanlar.
devlet ağzıyla konuşup, "marlboro ile camel arasında seçim yapmayı özgürlük sanan zavallıların" ağırlıkta olduğu bir toplumda, gayet normaldir oy kullanmayan insanların anlaşılamaması.