anlaşılan gelen şehit haberleri, karşılıklı restleşmeler, tezkere çığlıkları, bombalar, can alıp can vermeler yeteri kadar istenen şoven dalgayı yaratamamış ki -bir de burdan yakın- dercesine gaza basmaya devam ediliyor. türkiye, kuzey ırak batağına balıklama atlarken bunun toplumsal meşruyetine zemin hazırlama yolunda tam gaz gidiyor. öte yandan emperyalizmle flört eden "ulusal kurtuluş hareketi"* ise üzerine düşen icazeti göstermekten geri durmuyor, korkak ve keskin değişimlere her zaman tereddütle bakan türkiye burjuvazisini bu batağa çekmek için o da tam gaz bu yolda devam ediyor. ortada sevinen birileri varsa onun da bu topraklarda yaşayan halklar olmadığı kesindir. kesin olan bir başka şey ise olası bir kuzey ırak operasyonunun kuzey ırak'la sınırlı kalmayacağıdır. türkiye, her ne kadar abd istemiyor gibi gözüksede oradaki işgalin jandarmalığını veya bir başka deyişle taşeronluğunu üstlenecektir, gelen şehit haberlerine ise hiç girmeyeyim, onun da meşruluğunu kurtlar vadisi yaratır nede olsa. ama bence daha büyük ve daha korkulması gereken olasılık ise memlekette çıkartılacak bir türk-kürt savaşıdır ki bunun hesabını ne türkiye egemenleri, ne postal kokan zihneyetler, ne de kurtuluş hareketi olduğu iddiasında olanlar verelebilir!
