kürk mantolu madonna

entry1640 galeri video6
    857.
  1. Lise yıllarında Türk Dili Ve Edebiyatı dersine giren hocamız, Cumhuriyet dönemi yazarlarından birinin kitabını seçip okumamızı söylemişti. Bunu yapıp yapmadığımızı görmek için de tek tek tahtaya kaldırıp anlattıracağını ve sorular soracağını söylemişti. Hemen ardından bu çalışmadan bize not vereceğini de eklemişti.

    Ben, kitap okumayı çok severdim; fakat okunulan kitap böylesine mükemmel bir edebiyat hocasının karşısında anlatılacağı için
    öylesine zorlanmıştım ki seçerken...

    Kitabevinde raflara göz gezdirirken bir anda elim Kürk Mantolu Madonna yazan kitaba gitti. ismi bana hiçbir şey hissettirmedi. Kesin postmodern klasik aşk hikayesi kitabıdır dedim içimden de. Daha sonra açıp kitabı incelemeye başladım.
    Sayfalarına baktıkça okumak geldi birden bire içimden. Belki de yanılıyorumdur, dedim ve o an kitabı almaya karar verdim.

    ilk başta ismi çok klişe gelerek okumak istemediğim bu romanın bende etkisi çok büyük olmuştu. Kısaca Funda Özdoğan' ın yorumuyla özetleyecek olursak;

    Daha ilk sayfalardayken okumak için çok geç kaldığımı düşündüm. Tamamını bitirdiğimde ise benim için başucu romanlarımdan biri haline geldi. Aşkı, yalnızlığı, hayal kırıklığını, kaybetmeyi, asla unutmamayı ve insanları yakınlaştıran ama acımasızca ayırabilen tesadüfleri en güzel anlatan Türk romanlarından biridir bana göre. Etrafımızda çokça rastlayabileceğimiz hatta belki de gün içinde saatlerimizi geçirdiğimiz insanlardan biri. Belki basit-sığ dediğimiz, tekdüze yaşamının, sevgisizliğinin yüzüne vurduğu bu insanların asıl iç dünyalarını hiç merak etmeyiz. Oysa Raif Bey örneğinde gördüğümüz gibi hiç ummadığımız insanların hayatlarında hiç ummadığımız hikayeler saklıdır. Herkesten sakındıkları bu hikayeler onları gözümüzde birden eşine az rastlanır insanlar haline getirir. Eğer siz de benim gibiyseniz, aslında “silik” görünen bu insanları daha hikayelerini duymadan merak eder, sessizce dünyalarına sızıp neler yaşadıklarını bilmek isterseniz. Başarabilirseniz yaşamınıza aldığınız bu “silik” insanın, çok mühim görünen belki yüzlerce insandan daha derin daha ilgi çekici olduğunu fark eder ve kazanımlarınız adına çok mutlu olur hatta belki kendinizle gurur duyarsınız. “Güzelliğini, gözleri arkasına sakladığı yaşamı” keşfedebildim diye kendinizle övünür, yolunuza devam eder, başka insanlar, başka hikayeler aramaya devam edersiniz.

    Romanın bende yaşattığı bir çok duygudan yalnızca bir tanesi ama benim için en mühim olanından bahsettim kısaca. Oysa herkes kendisi için çarpıcı olan kavrama takılabilir bu romanı okurken. Çünkü bir çok konuyu bir çok insani duyguyu anlatır, yaşatır Sabahattin Ali.

    Altı çizilecek, notlar alınacak o kadar çok cümle ve paragraf var ki, insan sanki romanı yeniden yazma isteği duyuyor.

    Zannımca noktasına dahi itiraz edilemez bir kitaptır!
    0 ...