neden seyrettiğimi bilmeksizin 1'ini ve 2'sini izlediğim filmdir. neden seyrettiğime dair bazı düşüncelerim var elbette. öncelikle, filmin konusunu ve yasaklandığını öğrendiğimde iyi olmuş temalı düşüncelerim üzerinden topa tutulmam ve sonrasında da "ön yargılı mıyım ben yahu? dur bakalım, belki sahiden de ortada sağlam bir film vardır ve ben bunu ön yargılarım yüzünden kaçırıyorumdur." diye düşünmem. sonra da bu kadar gündemde olan, çoluk çocuğun bile hakkında görüş beyan ettiği, balon bir yönetmenin son işinin eleştirilecek ya da desteklenecek tarafları varsa bunları birinci gözden görüp birinci ağızdan nakletmek istemek.
çok acınası bir durumdayız ülke olarak yemin ederim. bunu gördüm bunu idrak ettim bir kez daha. bak bak bizim rulmana, hayvana haşerata, damacanaya hallenen egemen cinsiyetimiz sinema salonuna gidecek de oturup "hımm... bak sen... ne kadar da sanatsal." diye bu pornografik unsurlarla dopdolu filmi seyredip entel entel salonu terk edecek. adamlar bu konuda henüz kendini kandıramazken millete ahkam kesiyor "sanat filmi bu!" diye. sanat denen şeyi hep münasip yerinizle algılamayı tercih ettiğiniz ve her açıklık, müstehcenlik gördüğünüz yerde sanat olduğunu iddia ettiğiniz için bu kadar gerideyiz ne yazık ki.
bu kısım film hakkında görüşler içeriyor, bence hakikaten gereksiz; ama yine de izleyecek olanlar okumasın ki yedi ceddimize dua almayalım yok yere.
başroldeki kadına film boyunca "bağımlı" bir insan olarak baktım ki film bittiğinde olumlu ya da olumsuz görüşlerim kendi adıma inanılır olsun idi. ama bir noktada istesem de bağımlı olduğuna inanamadım. o da, kadının sübyancı olduğunu ortaya çıkardığı bir adama acıdığını söylediği kısımdı. diyor ki: "bu adam belki de bu fantezisini kendine bile itiraf edememiş. bastırmış. bugüne kadar hiçbir çocuğa zarar vermemiş. ne acılar çektiğini bir düşünsene. bence bu bir madalyayı hak ediyor." hasektör ama ya. "sapık olanlar tüm arzularına sapkın düşüncelerine karşı koyup kimseye zarar vermedikleri için madalya hak ediyormuş." bu mu sanat lan?
o zaman sen neden tabiatın akışı içinde normal olmadığını bal gibi bildiğin düşkünlüğüne karşı koymayı reddettin haspam? neden bu durumu kontrol altına almak adına bir araya gelen insanların içinde "pis ve aşağılık şehvetimi seviyorum." diye ahkam kestin? başta kendine sonra da topluma zarar verdiğin gerçeğini göz ardı edip arzularının peşinde helak oldun? saçma. saçma ötesi. sen de dürtülerini kontrol altına alıp bir madalya hak etseydin o zaman. sonra, film boyunca aseksüel bir bakir olduğunu düşündüğümüz adamın son sahnede aniden "zevk" denen şeyin bilincinde bir öküze dönüşmesi ne kadar mantıklı? hiç mantıklı değil tabii ki.
cinsellik öyle sandığınız gibi baskın, karşı koyulmaz, karanlık, bilinçaltı bir mesele değil. sadece hayatında bir sürü; ama bir sürü boşluk bulunan zavallılar bunu bu duruma getirdi ve böyleymiş gibi saçma bir algı oluştu herkeste. yani yemin ederim ki bütün ön yargılarımı kapıda bırakıp girdim filmin ambiyansına. filmin bizzat kendisi kapıdan alıp getirdi o ön yargıları, bıraktı omzuma. içinde bu derece müstehcenlik müstehcenlikten öte pornografik unsur bulunan bir film elbette kamuya çok olağan bir şeymiş gibi sunulamaz arkadaşlar. görüldüğü üzere seyretmek isteyen bal gibi de seyretti bu kenarın sanat filmini.
nerede seks orada sanat. yok böyle bir şey yahu, aşın artık aşın şu saçmalığı. akşama kadar manken, şarkıcı fotoğrafı kesip ona hallenen ve tek artısı ağzının iyi laf yapması olan vatandaş gelip burada sanat filmi diye ahkam kesmesin allah aşkına. adam bütüüüüünnn hayatını kitapla, bilgiyle, saygınlıkla bakir bakir geçirecek de sokakta bulduğu seks manyağına hallenecek kadar yoklukta kalmış gibi o yaşında tecavüze yeltenecek öyle mi?
içinde bulunduğunuz karanlık dünyaya meydan okuyun artık yapın bunu. insanız lan biz, insan. öyle sandığınız gibi dünyanın alayı içgüdüleriyle, dürtüleriyle yaşamıyor. cinsellik hayatın sadece küçük bir parçası. beden keza öyle. ruh var, düşünce var, inanç var, ideal var, bilgi var, saygınlık var, iyilik, sevgi, dostluk var. dünya zengin bir sofra, sen çeşit bilmiyorsun gidip gelip aynı yemeğe kaşık sallıyorsun sorunun ta kendisi bu işte.