bir arkadaşım öğlen saatlerinde midesinden dolayı inanılmaz ağrı yaşar. acil bölümüne apar topar gidilir. yoook öyle pat diye acilde bakılmak. acil bile olsa sıraya geçeceksin. kıvranman nafile, istersen öl ! önünde senden acil bir hasta olmayabilir. ama önce o gelmiş, ona bakacaklarmışmış. 20 dk sonra sıra bize gelir ve şikayet dile getirilir. kadın doktor sorar:
- gece erken yatar mısın?
+ öğrenciyim, gününe göre değişir.
- sigara var mı?
+ yok.
- alkol kullanır mısın? ( alkol kullanılmaz içilir. http://www.birgunabone.ne...6&day=03#.U-VJjPl_vBw )
+ evet
- hah işte, böyle içiyorsunuz içiyorsunuz sonra hasta olup acile geliyorsunuz oh olsun, iyi olmuş.
bizim arkadaş doktora "sen ne diyorsun orospu?" der, güvenlikler falan gelir ve acilden kovuluruz. düşünün hastaneden hem fırça yiyoruz hem de kovuluyoruz! küfürümüz yanlış oldu ama söyleyin ne deseydik?
çok sevdiğimiz, değerli bir büyüğümüz kalp krizi geçirir. apar topar gazi hastanesi'ne gidilir. gidilir de adam akıllı bir müdahale olmaz. aksaklıklar, teknik eksikler, doktor beceriksizliği derken hastamızı kaybederiz. daha sonra çok yere danıştık, sorduk. değerli büyüğümüz kurtulabilirmiş. bu olaya, vade bu kadarmış demek üzücü.
bir arkadaşım, bir tesisin havuz kenarında güneş altında 1 saat uyumaktan dolayı vücudunda yanıklar oluşur. haliyle hastaneye gider. tabi acil servisi yine lay lay lom modunda ve niye geldiniz şeklinde bakar.
"hasretinize dayanamadık da ondan geldik dangoz herifler."
diyemedik tabi. vücut çok şeyi anlatırken, doktorlar cool edayla "al sana merhem, yallah" şeklinde yaklaşırlar. adamın vücudu su toplamış. ona bir çare bulun ne bileyim sargı yapın. yok tövbeler olsun ! sizden daha kötüleri var diye acil servisten teselli edilip gönderiliriz.
halı sahada ayak bileği burkulan arkadaş, yurtta odasına çıkar. dinleneceğim diye çıktığı odasında uyur. sabah bir de bakar ki ayak olmuş toynak. morarma ve kızarma görülür. acil bir şeydir ve de yakın diye yine gazi hastanesi'ne gidilir. gidilir de yukarıda da anlattığım gibi:
yoook öyle pat diye acilde bakılmak.
neyse sıramızı bekledik. doktor baktı ve:
- bir şey olmaz. az biraz istirahat et, al merhem yazıyor, al bir de hap, haydi yallah.
+ doktor bey bu morarmalar ne peki?
- onlar geçer, geçer.
yahu, arkadaş yürürken ayağı tam tutmuyor ve sık sık burkulma yaşıyor bir bakın. yok! bari ortopediden sıra alalım onlara gösterelim dedik. o gün pazartesiydi ve en yakın sıra cuma günüydü. aldık sıra ama önemli bir durum olursa özele falan gideriz diye düşündük. neyse yurttayız akşam oldu. arkadaşın ayak parmakları morarmaya başladı. çocuğu bir korku aldı gitti:
ya kangren olduysam...
sonuÇ: Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi gidilir. sıra aldık yine ama 5 dk geçmeden sıra geldi. acilde hemen baktılar bize. başımızda 1 doktor 3 tane tıp fakültesi 5 sınıf öğrencisi sandığım kişi. film çekildi. bağlarda yırtık varmış. morarmalar da ödem yüzündenmiş. tamam çok büyük tıbbi tedavi olmadı ama en azında mesele anlaşıldı, iç rahatlatıldı.
daha örnekler arttırılabilir. cenazelerin karışmasından, yanlış tedavi, kötü hizmet vs\vb. hatta karşı taraftan(doktor, hastane cephesinden) bize de eleştiri gelebilir. bir çok hastane böyle olabilir veya daha kötüsü vardır, bilmiyoruzdur. hepsini bir kenara bırakalım. benim tanık olduklarım bunlar. büyük konuşmayayım ama ne ben giderim ne de yakınımı götürürüm bu hastaneye. ankara'nın merkezindesin ama hizmetin ortada !