doğru kavramlarla tartışıldığı sürece faydalı tartışmalara zemin olabilecek bir slogandır. eğer, savaş karşıtlarının hayalperest ya da onlarca yıldır söylendiği şeklinde idealist olduklarını ve idealist olmanın bölücü olmayı peşinden getirme zorunluluğu olmadığını kabul ettiysek bu da bir adımdır. yani, mehmet ve barış ve diğer tüm savaş karşıtları idealisttir, hayal dünyasında yaşamktadır. bunlara eyvallah. zira şavaş karşıtı olmakla beraber, silah bırakmanın sorunları çözeceğine inanmayan biriyim. bilirsiniz, klasik solcu işte.
tabii iş, idealist-realist eksenine getirilip bırakılacak gibi değil. burada devreye birey ve bireyin hakları giriyor. modernite birey olma hakkı üzerine kuruldu. derebeylik, imparatorluk ve kulluk sisteminde kendine yeterli hareket alanını bulamayan burjuva aydınlanmayı sağladı ve ondan sonrası da çorap söküğü gibi geldi. bireyler, doğdukları andan itibaren belli hakları olan, nasıl yaşayacaklarına kendileri karar veren insanlar oldular. birey, devlet ve diğer otoriteler karşısında ilk defa ayakta durabildi. yaşanan tüm sancılara rağmen birey hakları, bugün avrupa'nın ve türkiye'nin kurucusu mustafa kemal'in de açıkça etkilendiği fransız kültürünün temel taşları haline geldi. kısacası, modern insan nasıl yaşayacağına kendi karar veren insan oldu. otorite sahipleri de halkı istedikleri şekilde yönlendirmek için farklı yollara gittiler. kimileri milliyet üzerinden kimileri din üzerinden insanları gütmenin yollarını buldular. george orwell devletlerin insanları zorla düzene sokacaklarını söylüyordu, aldous huxley ise insanların düzene girmek ve düşünmeden yaşamak için kendilerinin gönüllü olacağını. sonunda huxley haklı çıktı. insanlar, aldıkları kimi uyuşturucuların etkisiyle* düzene uymak için can atar oldular. bu uyuşturucuları reddeden ve her dönem binbir işkence gören insanlar da savaş karşıtı oldular, hayalci oldular... hiçbir şey olamadılarsa bile, tüm zorluklarına rağmen, düşünce-söz-eylem bütünlüğünü yakalayıp, vicdanı rahat insanlar oldular.
bu insanların pkk'nın eylemlerinden mutlu olduklarını sanmıyorum, ben değilim en azından. ama 25 yıldır süren ve artık it izinin at izine karıştığı bu savaşta yer almak istemeyen insanları çok iyi anlıyorum. savaşmak isteyen varsa durmasın, ama ben insan öldürmek istemiyorum diyen, kendi bedeni ve kendi eylemleri hakkında söz sahibi olmak isteyen insanları da küçük görmesin. savaşacak insan her zaman bulunur, 23 cent'lik askerlerin ülkesinde yaşıyoruz, biz de o askerlerdeniz savaşı çıkaranların gözünde. bundan sonra tartışılacak bir şey var mı bilmiyorum, zira sana göre idealist gençler bana göre vicdanı rahat insanlar, bu savaş karşıtları.
(konuyla ilgisi yok ama, kapitalizmin kendi kendini yıkıp yıkmadığı ya da yıkmayacağı daha belli değil. dünyanın şartları ve kaynakları belli, giderek artan üretim ve tüketim hızına bu kaynakların ne kadar dayanacağı da az çok bellidir. bu konu için henüz erken)