seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım filmi. şahsım açısından her ne kadar belirtmeye ihtiyaç duymuyor olsam da çoğunluğun beğendiğini beğenmemek gibi bir marjinallik hevesinde değilim.
aylardır duruyordu bilgisayarda, nihayet dün izlemeye karar verdim. saat tam 19:59'da izlemeye başladım. başladım başlamasına ama film ilerlemiyor arkadaş. baktım olmayacak, yöntem değiştirdim. filmi durdurup durdurup twitter'a takıldım, fringe s04e01 ve s04e02 izledim, sözlükte gezindim. an itibariyle film hâlâ bitmiş değil. bu giriyi yazdığım esnada end credits akmaya devam ediyor. bir filmi 15 saatte izleyerek rekorumu da kırmış oldum. bu kadar mı bayık olur bir film! bu kadar mı yavan ve yavaş ilerler! filmin 3'te 1'i asansörde ve adamın yatağında geçiyor; sırf süreyi uzatmak için de boş boş sahneleri dayamış filme yönetmen efendi. en fazla 90 dakika sürecek olan film, olmuş sana 125 dakika amk!
-- spoiler'dan önce son çıkış --
yorumlarım geneline baktığımda orijinal senaryo vs diyenlerden geçilmiyor. abi neresi orijinal bunun? internetin yaygınlaşmasıyla ve artık cep telefonlarında bile internetin vazgeçilmez olduğu dünyada hangi orijinal senaryodan bahsediyoruz? spike jonze'nin 2 saat boyunca anlattığı, bildiğin internet aşklarından başka bir şey değil! değil arkadaşım, başka bir şey değil! facebook, twitter, sözlükler, forumlar vs üzerinden kurulan arkadaşlıkların bir süre sonra aşka (yersen) dönüşmesinden ve fakat sonunun da hayal kırıklığı olmasından başka bir şey anlatıyor mu bu film? tek fark var; filmdeki herif bir işletim sistemine aşık oluyorken reel hayatta karşınızda her şeyiyle gayet normal bir insan oluyor. filmde adamımız kadına dokunamıyor, günümüz internet aşklarında da aradaki mesafeleri göz önüne aldığımızda yine aynı durum söz konusu. kaldı ki işletim sistemi de sakat. sen buna os1 demişsin ama bak şimdi ne olacak.
/devlet bahçeli mode on/
os1'in sonundaaaki 1'i başa alıyoruz. etti mi size 1os. başa aldığımız os1'in 1'ni değiştirip i yapıyoruz. etti mi size ios. mhp'nin 40. yılı olmasa da apple oldu amk!
/devlet bahçeli mode off/
genel kanı, teknolojinin hüküm sürdüğü dünyada yalnızlığın ve asosyalliğin işlendiği yönünde ama filmin asıl meselesi o değil. evlenip de gerçek bir ilişkiyi yürütemeyen bir adamın aradığını, varlığı da yokluğu da belli olmayan bir işletim sisteminde araması. kulaklığı takıyorsun, hop karşında; kulaklığı çıkarıyorsun, aa yok! ama evlilikte böyle mi? çevre baskısı, gerçek duygular, bağlılık hissi; bunların hepsi insanı etkiliyor. zaten bunu da kadının boşanma belgelerini imzalarken yaşadığı tereddüt sayesinde görmüş olduk. her ikisi de üzgündü ama erkek için diğer türlüsü işine geliyordu.
samantha'nın threesome olayı da tam zıçış olmuş. spike jonze'nin nasıl bir fantaaazi dünyasına sahip olduğunu da görmüş olduk amk.
-- spoiler bitti --
son olarak: samantha'yı seslendirmesi için scarlett johansson'u kim önerdi, kim kabul etti, kim onayladıysa hepsine birden kafam girsin amk! lan arkadaş, hatun konuşurken bile detone oluyor, gülerken saçma salak sesler çıkarıyor; böyle bir şey olabilir mi ya? film boyunca vir vir vir vir vir vir vir içim gıcıklandı lan? ulan koskoca hollywood'da bulamadınız mı şöyle kadife sesli bir hatun da gittiniz bu çemçük ağızlı uyuza verdiniz bu rolü? tam bir epic fail! ulan sırf izleyiciyi çeksin de diye kart sesli karıyı filme dahil etmedilerse, ben de bir şey bilmiyorum.
tashih:
-- spoiler --
samantha da tam dijital orospu çıktı ha. 8316 kişiyle daha konuşup 641'iyle aşk yaşıyormuş lan karı.