mevzu bahis olması gereken devlet değil, vatandır. bu devlet için ölmek, devleti yönetenler uğruna ölme anlamı taşımaya başladığı andan itibaren yalan mixerinde boşuna debelenme anlamı taşır. "kutsal olan" vatandır kavramı değil bahsettiğim, çünkü kutsallık, bir olguya kutsal yaftası yapıştırarak, onu her ne olursa olsun koruma ve kollama dürtüsü; yeri geldiğinde mantıklı düşünce sisteminin sınırlarından bizleri atmakta hiç zorluk çekmez. kutsallıktan ziyade bir değerler dünyasından bahsetmekteyim, ve sen bu dünyada yaşadığın topraklara verdiğin değeri nasıl göstermek istiyorsan öyle gösterebilme hakkına sahip olmalısındır, kimi gider orduya katılır ve şehit olur ki bunun artık sadece sayı azaltmaktan ve ülkemin gelir düzeyi düşük kesiminin evlatlarını o çok övünülen "şehit olma" mertebesine yolcu etmekten ve geriye onlardan sadece "vatan sağolsun" serzenişleri yapmaları gerektiği gerçeğinden başka bir işe yaramadığı aşikardır; kimi gider değer verdiği topraklar için projelere imza atar.. tabi sahip olduğumuz devlet yönetim sistemi şekil itibariyle insanlarımıza bu değeri orduya katılarak göstermeleri gerektiği gerçeğini empoze etmektedir, hayır! yanlış! fiziksel gücün sadece ve sadece ölmeye yaradığı bu coğrafi koşullar ve bu teknolojik ilerleyişte, devletin geri kalmışlığının verdiği acziyeti, gelir düzeyi düşük evlatlarımızın "şehit" mertebesine gözyaşlarıyla ulaşmasıyla kamufle etmesine izin verilmemelidir.bu ayıp; bu topraklarda yaşayan ve evlatlarını 30 senedir kör döğüşü misali sert coğrafi koşullarda şehit veren halkın değil, devletin, evet bu yüce devletimizin ayıbıdır. türkiyenin son otuz yıllık tarihi, önümüzdeki 50-60 yıl içinde kendisine bumerang misali geri dönecektir. bu insanlar; evlatlarının ne uğrunda şehit olduklarını, hangi kurumun hazineden daha fazla pay alma uğruna atması gereken adımları atmadığını, dünya devletleri üzerinde yapılan karşılaştırmada eğtime ayrılan pay ile güvenliğe ayrılan pay arasındaki devasa farkın en fazla ait olduğu ülkelerden birinin türkiye olduğunu ve neden ama neden hep bu konuda zirvede olduğunu, örgüt liderini üniversite yıllarında kullanıp, onu yetiştirip neden kontrol altında tutamadığını öğrendiklerinde, bunca yıl "vatan millet sakarya""aman devletimize zeval gelmesin""devleti yıpratıyorlar""kurumlarımıza saldırıyorlar" gibi hamaset edebiyatlarıyla kandırılmanın da hesabını elbet soracaktır.
bir üstsubayın* askerliğim süresince yaptığımız tartışmalarda bana söylediği şu cümleyle bitiriyorum :
"biz türkleri ele alırsak; söz konusu savaş olunca en başarılı olduğumuz alan ölmektir. evet nny*, bizlerin en iyi yaptığı şey ölmektir, ve çok ama çok kolay ölürüz."