heyecanlaniyorsaniz, onun yanibasina gitmek icin ayaklariniz bedeninizden bagimsiz kosuyorsa, gozlerine baktiginizda "ben neden buradayim" yerine "iyi ki yanindayim" diye dusunuyorsaniz daha da kolaydir.
Nice sancilar yasiyoruz su hayatta, esten, dosttan. "en cok kazigi ben yediiim" diye ovunenlerimiz bile var. hayat sizi bir yerden baska bir yere tasirken fikrinize ihtiyac duymuyor iste. en olmadik yerde cikip geliveriyor biri, tutuveriyor minik ellerinizi. onun da benzer yaralari var belli ki ama "ogrenirim her yerini, istersen oyle yapariz, birlikte karar veririz" lere variyor sohbetler. can cekiyor, ten cekiyor, kafa karisiyor. o ara umutsuzluga da dusuyor insan, yillarin yorgunlugu somuruyor hayat enerjisini. "nasil olsa olmayacak, kimler geldi kimler gecti" diyor insan kendi kendine. ama sonra yuzunuze dusen sacinizi geriye atiyor, gozunuzun icine bakiyor, yuzunuzu inceliyor, sihirbaz gibi kaybediyor ellerinizi avuclarinin arasinda. Hic atmaz dediginiz kalp sakaklarinizda atiyor, bilekleriniz zonkluyor heyecandan. Onun kucuk buseleri aliyor heyecaninizi, huzurlu halleri yureginizi aydinlatiyor. evet iste bu hissiyatlar bu kadar yogun da olabiliyor. sebebi saniyorum insan olmamiz.
Evet zor birine yeniden alismak. kokusunu hafizana yer etme cabasi yorucu en bastan, evet. Ama bazi acilar icimizi sokse de öldürmüyor iste. orhan veli'nin de dedigi gibi; ölmedim hala... yasamaktayim!