erkek de aldatılır

entry7 galeri
    1.
  1. zaman zaman ah şu erkekler diye genellemeye tutulsa da aldatılma potansiyeli olan erkekleri anlatan cümle.

    zaman 2006'nın yaz aylarından bir gün.

    rolüm: aldatılan erkek

    tophane'de manitamla sevgi pıtırcığı tadında otururken içimde bursaspor'un tekrar süper lige(ne süper ya ligimiz) dönme coşkusu vardı. geçen yıl bir başka şehirden üniversite okumaya bursa'ya gelmiştim ve artık süper lig maçlarını izleyecektim. o zamanlar 8 ay gibi benim için uzun süreli ilk defa bir ilişkim vardı. o, liseden mezun olmuş, üniversiteye hazırlanıyordu ben ise üniversitedeydim. (ilginç bir tanışma anım vardı ama olayların sonu kötü olduğu için bunları anlatmanın bir faydası yok.) seviyorduk birbirimizi. bundan mütevellit uçurumun kenarındayım hızır şiirini bile ezbere biliyorum. o zamanki sevgilimin adının ne olduğunu anlamışsınızdır. anlamadıysanız ve şiirle aranız kötüyse bakınız verdim, bakarsınız.

    halim selim otururken bir kısa mesaj sessizliği bozdu. bizimki polifonik sesle gelen mesajını okudu ve kalkmalıyız dedi. "birtanem can tanem ne oldu." derken annesinin eve çağırdığını söyledi. ben şaşkınlıktan dolayı yavaştan alırken, o adisyonu alıp çoktan ödemişti. canım yaa... (canı göreceğiz birazdan)

    yokuştan inerken yolumuz altıparmak fethi açançiçek ilköğretim okuluna (o zamanlar ilköğretimdi) doğruydu. köşedeki bakkalın oralarda otururlardı. bir sokak öteden öpüşme ve sarılma faslını tamamlamıştık. köşeyi döndükten sonra o, eve çıktı ben sapağı dönmüştüm. dönmüştüm ama kuşkulanmıştım. merak içindeydim. evden çıkacak diye kendi kendime bir his doğdu. çünkü doğum günü yaklaşıyordu herhalde beni ekip hediye almaya çıkacaktı. kaldığım yer olan uludağ üniversitesi kyk yurduna gitmek yerine okulun duvar kenarında pusuya geçtim. böyle iyi niyetli-saf olursa insan ren geyiği bile olurmuş da haberi bile olmazmış. neyse tahminim doğru çıkmıştı. bizimki evden indi, sokaktaydı ve telefonda mesaj yazma halindeydi. herhalde arkadaşıyla buluşacak öyle hediye alacaklar. tophane'de mesaj atan da bu arkadaşıydı diye düşündüm. canım yaa... (sokayım öyle cana)

    altıparmak caddesi tırmanılırken ben hangi kız arkadaşı mesaj attı şeklinde tahminlerde bulunuyordum. aynı yerde(üniversite) olmadığımız için pek fazla arkadaşını tanımıyordum. cemal nadir caddesine doğru devam edince zafer plaza'ya doğru gidiyor diye düşündüm. evet oradan alacaktı bana hediyeyi. bir yandan uzak takip yapıyordum, bir yandan hediye tahminleri. zafer plaza'ya girmedi. demek başka bir yerden alacak. pirinç hanı geçip ara sokaklardan (tahminimce heykel'e doğru) yürüyüşe devam ettik.

    tam koza han civarına gelmiştik ki, bizimki birisiyle karşılaştı ve ona sarıldı ve onu öptü ve el ele tutuşlar ve bu kadar "ve" bağlacı ile türkçem kifayetsiz kaldı. "canım yaa" faslı bitmiş, vay amına koyim kısmına sert bir geçiş olmuştu. peki şimdi ne yapmalıydı? tabi ki her erkek gibi:

    "boynuz takana kafayı kovdum, sevgilimi tokatladım. bursa esnafı beni tutup sakinleştirmeye çalıştı; tehditler, küfürler, tekme-yumruk havada uçuştu."

    gibi bir an yaşanmadı. hiçbir şey olmadı. umulmadık anda sinirlenen veya aşırı derece soğukkanlı kalabiliyorum. ama sebebi korku veya cesurluk değil. o ara madame bovary'deki charles bovary-emma bovary karakteriyle kendim hakkında tahlil falan yaptım. ne saçma değil mi? her aklı başında insan gibi küfrettim, bunları takip ettim. bir mekana geçmişlerdi. tam içecekleri masaya gelmişti ki ben yanlarına damladım. karşılarına dikilince bu ikili bir anda panikledi. iyi de ne yapmalıydı şimdi? kıza döndüm ve gayet kibar bir şekilde tek kelime söyledim:

    orospu !

    dedim. onlar bu sözü hazmede dursun. garsonlar bir ara "ne oluyor" gibisinden baktı. ama lafı yiyenler dut yemiş bülbül modunda oldukları için bir şey demediler. tabi ki de bir şey dememeliler. bu sahnede aldatılan erkek bendim ve de repliğimi söyleyip sahneden çıkmalıydım. oh be... ne yükler kalktı üstümden. yine de o gün, kıza tokat atmadığıma pişmanımdır. olsun.

    48 nolu otobüse binmeye yola koyuldum. "koskoca üniversitede okuyorsun, kız mı yok sana" triplerine girmedim. "görükle'de yeni sevgilim olur" da demedim çünkü daha görükle canlı değildi. yola daldım. akşamüstüne doğru kükürtlü trafiği yine yoğundu. derdim bir an evvel otobüsün izmir yolu'na çıkmasıydı. ondan sonra hızlanıyorduk. kampüse gelmiştim. biraz yürümek istemiştim. hava yarım saate kararacaktı. uludağ üniversitesi'nin ormana doğru açılan bir yolu vardır. ( her yer orman ama benim dediğim yer, otobüs durağından yukarı giden yol, uludağ üniversitesi veteriner fakültesi üst tarafları)

    https://www.google.com/maps/ @40.2290882,28.8807669,1347m/data=!3m1!1e3

    karşıma çıkana bakın: (telefon eskiydi, hesap makinesiyle mi çektin demeyin.)

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/670533/+

    ne sevimli, canım yaa...

    edit:imla
    19 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük