sözlük yazarlarının itirafları

entry163144 galeri video563 ses32
    104820.
  1. kavramlarla oldukça sıkıntılı bir ilişkim var zaman zaman konuşurken kullanacağım bir kavram için yarım saat açıklama yaptığımı farkediyorum. ancak asıl sıkıntılı olduğum kavram sevmek üzerine sanırım zira uzun zamandır sadece sevmek eylemine yoğun bir ilgi besledim eyleme eşlik eden kişi pek önemli değildi benim için "seni seviyorum" deme gereği duymadım hiç. ama arasıra seni sevmeyi seviyorum dedim tabi karşı taraf bunu yılmaz erdoğan tarzı romantizm sandı. olsun hayatıma giren çıkan bir çok insan bana bir şeyler kattı.

    mücadelenin içine girdiğimde anladım ki kimse kusursuz değil hepimiz baştan kayıpla başlıyor ve birbirimizin kayıplarında buluyoruz kendimizi. "sosyalizmde ısrar insan olmakta ısrardır" şiarını yoruma açık kullanırım hep. eskiden kendimi hümanist olarak tanımlardım lakin tüm insanlığı kucaklayabileceğimi düşünmüyorum üstelik hümanist olmayı türcülük olarak görüyorum yani nihayetinde evrende insanlar dışında başka türler de var ve ben içlerinde insanları severek diğer türleri yok sayamam. diyorum ya kavramlar falan hep sıkıntılı.

    hiç çocuk sahibi olmayı düşünmüyorum zira "böyle bir dünyaya çocuk getirilmez" şiarını destekliyorum. bir köşe başında dövülerek ya da ekmek almaya gittiğinde kafasından vurularak öldürülebilme ihtimali benim aklımı oynatmama sebep oluyor.
    kimseyi herhangi bir sebeple ötekileştirmeyi anlayamıyorum sanırım kavramlarla olan sıkıntım da buraya dayanıyor her kavrama fazla anlam yükleyen insanlardan sıkıldım ancak onlara olan kızgınlığım mücadelemi besliyor kolay kolay pes etmeye de niyetim yok.

    hayatta kendime dair yapmak istediklerime baktığımda mutlu oluyorum bencillikten uzak, başka bir dünyanın mümkün olduğuna olan inanca bir tuğla daha eklemek gibi isteklerim var.

    çok konuşuyorum, kafası çok karışık bir kadınım. ama yani karışıklık kararsızlıktan ziyade biraz her alana değmek ile ilgili. yoruluyorum ve bunu kabul etmemek gerçeği yadsımak olur. zaman zaman kafa olarak düşüyorum da ama işte o anlarda uzanan eller ya da benimle birlikte düşen yoldaşların olması şu hayatta en büyük kazancım.

    bir de bunca zamandan sonra eksikliğini pek, hatta hiç hissetmediğim bir şey oldu ve birini sevdim ama onu sevmeyi değil direk onu bir birey olarak, vücudundaki en küçük yapı taşına kadar. şimdi kafam daha berrak; konuşma gereği duymadan anlaştığım bir adam ile birlikteyim. yormadan yorulmadan zaman kavramından azade yol alıyoruz. saatlerce bir konu üzerine tartışmak, sevişmek ya da sadece anmak bir rüzgar gibi bir an için esip geçmesi adının, yüzünün veya sesinin. kimseye herhangi bir şey anlatmak zorunda olmamak. zira kimse aranız nasıl aman efendim nasıl seviyorsun ya da mutlu musun diye sormuyor sanırım çıplak gerçeklik ortada tüm kavramlardan ve zamandan azade bir hayat var önümde nerede ve nasıl biter bilmiyorum ama ne yaşadıysam kar kaldı tonla anı biriktirdim.

    * bunu buraya niye yazdım onu da bilmiyorum ya neyse.
    4 ...