başlığı açan kişinin niyetinin pek halis olmadığı açık. ama eğer esas anlatılması gereken şeye değil de şahsa takılırsak haikatlere ulaşamayız. gerçekten de kur'an'a merbut ve mahbub hiçbir genç veya yaşlıya bunu kur'an diye yutturamazsın, her on kişiden bir tanesini ancak inandırırsın. zira onlar ruhlarıyla kur'an-ı azimüşşan ile hemdem olmuşlar, gırtlaklarından inen ayetler sinelerine oradan da ruhlarına geçmiş, cenab-ı rabbul alemin o mübarek ihtiyar ve acuzelerin ruhlarını tenvir etmiştir. ahir hayatlarında onların rablerine karşı ümidvar olmalarını sağlamıştır. birçok arabi lisan bilmeyen ihtiyarlarımızın kur'an okunurken hareke ve lafız hatalarımızı düzelttiklerine şahit olmuşuzdur. oysa ki çoğu da ümmi olarak kabul edebileceğimiz avam müslümanlardı. cenab-ı allah o ayeti kerimelerde öyle bir belagat,icaz vahyetmiş ki hatalı okumalarda adeta ayetin armonisine aykırı haller çıkıyor. haddızatında arapça da matematiksel kesinliği olan bir dil. lafzına biraz aşina olunca bir şeylerin ters gittiğini anlamak için çok da kalp gözünün açık olmasına gerek yok. herşey rağmen söz konusu ilahilerde ortadoğu nameleri teganni edilmesine rağmen bildiğimiz kuran kıraatlerine ve ilahi formlarının haricinde bir okuma söz konusu. ama bunlar da bir tarafa.
cenab-ı allah bu kitabı arapça indirdi, seni türk filancayı fars diğerini habeşli yaratan da o'dur. bu kitabı rusça da indirmeye kadir olan allah'tır. bundan dolayı sende bir üzüntü varsa o halde cahiliyye şubelerinden bir şubedesin demektir. asırlar boyunca bu kitap hayatiyetini böylece korudu, yüz milyonlarca farklı kavimden hafız, o kitab-ı mübini böylece hatmettiler, kur'an-ın lafzı arapçadır ama manası allah'çadır. o allah'ça manayı idrak ettiler ki allah allah diyerek geceleri abid gündüzleri mücahid olarak hakkı verilmiş bir hayat sürdüler. bir de sen kendi hayatını onlarla mukayese et, bakalım karda mısın zararda mısın ?
edith piaf'la ağlayan kadın da gördüm, yeşil yol filminde fred astaire'in oynadığı sahnede huzurevinde tom hanks'in oynadığı karakter gibi geçmiş günlerin hatıralarını anlatan bir şarkı ve şiire ağlayanları da. bir kısmı o dilden tek kelime bile bilmeyen insanlar. kur'an onlar gibi değil elbette ama bir nebze de şöyle bir benzerlik var. sen, sevdiklerinden uzak düştüğünde onlara mektup yazar ve mektup beklersin. mektup geldiğinde doğup büyüdüğün beldenin inekleri,çayırları,tarlaları ormanlarından bile bahsedilmesi seni hüzünlendirir. orada seni duygulandırıp ağlatan sarıkız'la karabaş değildir ki..o mektup sana baba ocağından gelmiştir. orayla alakalı hatıraların canlanır. hangi ananın rahminden çıktığını sana hatırlatır. işte o ayeti kerimelerde de o beli bükülmüş ihtiyarlarımı ağlatan şey dünya gurbetinden, geldiğimiz ve yine döneceğimiz yer olan allah'tan gelmiş olmasıdır. allah'tan gelenlere karşı kalpleri yumuşamıştır. allah, emrine karşı kalbi yumuşak olanlardan eylesin.