kalabalıkta yürürken güzel bir kalçayı arkaadan görürsünüz ve gözleriniz odaklanır. göz mesafesinde takibe alırsınız. ama o da ne? yenge...
tam olarak talihsizliktir.
içimdeki korkuları bir kenara bıraktığımdan beridir gazi ünvanıyla anılır oldum. her şey artık yalan. gerçek ise simetrik bir izdüşüm bu yalanın dibinde. korkularla yüzleşmeye bir korku filminin ikinci seansında karanlığa küfrederek yapmıştım daha 13 yaşımda. şimdilerde ise bir muhteşem kalçanın izleri etrafında avcı bir köpek gibi burnum. yine yüzleşiyorum, yine yüzleşiyorum.
kalçalarından bal damlayan güzel dilber: yalpalaya yalpalaya yürüyüşünün etrafında binlerce erkek ordusu çaresiz saygı duruşuyla bakışları donuk sağlı sollu sana bakmakta. oysa sadece ben senin arkanda. hipnotize olmuş ruhum kalçalarının derinliklerini gözlemlerken, eşsiz kıvrımlarının arasında kaybolmayı hayal ederken, sen kaygısızca yol almaktasın. gittiğin yol yol değil. dön artık bana yüzünü, kavuşalım. korkuların ecele faydası yok. gel sevişelim.
