--spoiler--
her ne kadar şimdiye dek yazılmış yavuz sultan selim romanları içerisinde târihi muhâkemesi en âdil roman olsa da, feridün fâzıl tülbentçi veyâ yavuz bahadıroğlu örneklerine kıyasla, türkün türke bu kez çifter çifter propangandası düstûruna bulanmıştır. yazar şah ismail'e haklı veyâ haksız fütûrsuzca kelâm ederken iş yavuz sultan selim'in yavuzluğuna gelince aşırı ihtiyâtlı davranmaktadır. okuyucu ne tepki verir korkusu bâriz hissedilmektedir ve bu yüzden kızılbaş karakterler dahi sultan hakkında ihtimâl üzerinden ve temkinli konuşurlar. her olumsuz lafın ardında ise hemen bir 'ama' gelir. elbette yazar tarafsız olmak zorunda değil ve karakterlerini istediği gibi konuşturabilir. bunu eleştirmemekle birlikte bir okuyucu olarak net bir şekilde göze battığını iletmek gerekir.
ikincisi, taçlı ile yavuz sultan selim arasındaki bağ arada aşk olduğuna dâir güçlü emâreler verse de yazar bunu okuyucuya bırakmış. ben okuyucu olarak sonuna kadar aşk bağ olmadığı yönünde direttim. çünkü yavuz ile taçlı sevdâsı vıcık vıcık bir klişe olurdu. olmasın istedim. mâdem bu taçlı bağdat vâlisinin kızı olan bilindik dedikodudaki 'taçlı' değil yavuz ile bu taçlı arasında bir sevdâyı yakıştıramadım. bir klişede hasan ve hüseyin isimli ikizlerde yaşadık. 'kardeş kavgası' mesajı ancak bu kadar düz mantıkla ortaya konabilirdi. yeşilçam'a senaryo olacak kadar ucuzdu bunları okumak.
bunun dışında iskender pala taçlı karakteri ile 'sevgi'yi arayan kadın karakterinden çok ayran gönüllü ve herkese meyilli bir karakter ortaya çıkarmış. herkes romanda çetrefilli sevgi arayışları var 'oovvv' diyebilir ama ben taçlı karakterinde sevgiyi arayan bir kadından ziyâde bir karakter yapısı gördüm. düz ve sığ bir adam değilim ama taçlı'nın her önüne gelene gönlünde mavi boncuk yeşertmesi olmamış. elbette mesele burada 'sevgi'nin işlenmesinden kaynaklıyor. sevgiyi bir insan birçok kişide bulabilir ama aşkı ve tutkuyu herkeste bulamaz. yine de olmamış. bu bağlamda yazar kamber can üzerinden daha fazla gitmeliydi kanaatindeyim.
son olarak, romanın başında sevgi yoluna bulmaya dâir adımlar nerede işlendi, nerede tekrar hatırlatıldı bulamadım. mâdem bu sevgi yolu önemli değildi keşke yazar patlatmayacağı silâhı ortaya koymasaydı. her ne kadar bu romanı çok severim düşüncesi ile okumuş olsam da iskender pala'nın bir öncesinde okuduğum katre-i mâtem'inden çok daha zayıf bir eserdir. sırf kitap pazarına yönelik yazılmış gibi durmaktadır.