soren kierkegaard

entry101 galeri
    53.
  1. aydınlanma, doğa bilimlerini sıkı sıkıya örnek alan bir bilgi ve rasyonalite anlayışı benimsedi. aydınlanma rasyonalizmi sonuç olarak, birçoklarının geleneksel ahlak ve dinin hakikatleri diye gördüğü doğrulara karşı düşmanca bir tavır aldı. böyle ifade edersek eğer, hegel'in felsefesi bu hakikatleri aceleci ve önyargılı bir eleştiriden kurtarma ve onları daha sağlam temeller üstüne oturtma yönünde bir teşebbüs olarak anlaşılabilir. hegel, insan aklıyla inancını, inancı akıl için kabul edilebilir hale getirerek birbirleriyle uzlaştırmaya çalışan hümanist bir teolojiye yakındır.

    kierkegaard, bunun tam tersine, dini inancın, akılla inancı uzlaştırmaya kalkışmak bir yana, ikisi arasındaki yarığın önemine işaret eden bir savunuyu önerir. gerçekten de, o dini inancın sadece insan aklına indirgenmek suretiyle güçlendirilmek yerine zayıflatıldığını dile getiren teolojik bir "fideizm" geleneğini canlandırmıştır. felsefesinin can alıcı bir parçası da, batı felsefesi geleneğinde merkezi bir rol oynayan, rasyonalist nesnel bilgiyi reddetmektir.

    dünya ya da kosmosun çıkar gözetmeyen ve özü itibariyle pratik yönü bulunmayan gösterimi olarak teori düşüncesi, ilk kez olarak klasik yunan felsefesinde ortaya konur. aristoteles teorik bilgiyi, ezeli ebedi ve de değişmez olanla ilgili olarak tanımlar.

    bu amcamız, aydınlanmanın getirdiği ve hegel'in piyasaya modifiye ederek yaydığı nesnel bilgi idealine şiddetle karşı çıkar. çünkü bu ideal insanın öznel varoluşuna karşı duyarsız kalır. nesnel teorik bilgi, insan yaşamına yararlı hiçbir katkı yapmaz. dinin hakikatleri öznel varoluş alanına girer ve teorik bilginin soyut kategorileriyle kavranamaz. varoluş yalnızca öznel biçimde ya da içeriden bilinebilir veya anlaşılabilir.

    öznel hakikat üzerinde yoğunlaşmasının bir diğer sonucu da aydınlanmanın teorik bilgi yorumlarının merkezi öğesine, kesinlik arzusuna ilişkin gözden geçirilmiş bir değerlendirmedir. kierkegaard, şüpheciyle rasyonel olarak doğrulanabilen bir ahlak sistemi ya da din olamayacağı inancını paylaşır. belirli bir hayat tarzının lehinde olan, çürütülemez hiçbir rasyonel kanıt, ahlakta da, dinde de var değildir. her halükarda dini ya da ahlaki hakikatle ilgili kavramsal kesinlik, bizi kesinsizlikten kurtarırken, özgürlüğü ortadan kaldırmaktadır. yine rasyonel argüman, bizi doğru yaşamakta olduğumuza inandırabilse de, asla öznel olarak ikna edemez ya da bizi fiilen bu şekilde yaşama durumuna getiremez. öyleyse bu dostumuz için kesinsizlik, öznel hakikatin bir kusurundan ziyade, özüdür. kesinsizlik, insan hayatı en temel olan şeyin, yani seçme ya da karar verme özgürlüğümüzün bir sonucudur.

    kierkegaard'ın birbirleriyle ilişkili olan özgürlük, kaygı ve korku kavramları; düalist bir metafiziği yansıtmaktadır. insan varlıkları insani olanla tanrısal olanın, sonluyla sonsuzun huzursuz ya da tedirgin bir karışımıdır.

    kierkegaard için özgürlük imkanı tinsel doğamıza bağlı bulunmaktadır. ama insan varlıkları bir yandan da hayvandırlar. adam bize hayvan diyor... neyse. öyleyiz zaten biraz.

    özgürlük, çatışma ve korku olarak yaşanır: "korku, insanın içindeki iki dünya, tinin dünyasıyla doğal dünya, tanrının dünyasıyla hayvanın dünyası arasındaki kesişme noktasıdır."

    insan varlıklarının karşı karşıya kaldıkları en temel seçim, özgürlüklerini tehdit etme ya da ondan kaçınma teşebbüsü arasında yapılacak olan seçimdir. kierkegaard'ın kendisi seçmiş olduğu misyon, bireyin umutsuzluğunun farkına varması ve böylelikle de, kendisini özgür bir tin olarak tanımasını sağlamaktır.

    buradan sonrasında hz. ibrahim'in o meşhur evladını kurban verme örneğini inceler bu ağabeyimiz. tanrının iradesinin tam da anlaşılamayacağı kanaatindeyim ben. yani en azından kierkegaard'ın söylemlerinden kendime bunu pay biçtim. yani sonuçta bir insan oğlunu öldürmek konusunda karar verdiğinde ahlaki açıdan çok saçma bir noktaya geliyoruz. fakat bunu tanrı yapınca kocaman bir alkış kopuyor. tabi burada bilinmelidir ki tanrı ibrahim'e kurban etmesi için bir koç göndermiştir. ibrahim, varoluşuna bu tarz bir şeyle kavuşmuş oluyor. neyse. çok yazdım.

    saygılar.
    0 ...