Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili yazdığım yazıda belirttiğim gibi siyaset/politika eşittir fahişelik. ihsanoğlu'nun söyledikleri cımbızlanıp itiraz çıkartılacak ise benimde bir sürü itiraz edeceğim nokta mevcut ama zaman bunun zamanı değil maalesef.
Önümüzde 12 yıldır süren ve hepimizin izlediği bir film var. Bu filmde bugün dost olup kardeşim dediğine yarın "katil esed" diyen, doğmamış kızından mektuplar uydurarak kitlesini ajite eden, pkk ile görüştüysem "şerefsizim" diyen ancak kendi ağzıyla görüşmeyi doğrulayan, Türk askerini kuzey ırak harekatlarında pusuya düşüren Barzani ile megri megri ağlayan, milliyetçiliği ayaklar altına aldım dedikten sonra reklamlarda bayrak edebiyatı yapan, asılan ülkücülerin mektuplarını okuyup şov yaparken onların söylediği hak sözleri dahi çıkartan bundan utanmayan arlanmayan bir başrol oyuncusu var.
Ben bu vatanı sevdiğine ve bu millet için kötü bir şey yapmayacağına inandığım insanların bir şeyler düşündüğüne inanıyor ve güveniyorum. Güven her şeydir. güvenmeden inanmadan yaşanmaz.
ihsanoğlu açıklanır açıklanmaz ilk itirazları yapanlar sol/ulusal kafadaki tiplerdi. Bunları anlıyorum bu itirazları neden yaptıklarını da az çok tahmin ediyorum. Bu ülkenin bölünmesini en az erdoğan kadar isteyen sol/kemalist bir tayfa var. 90 lı yıllarda tıpkı şimdi erdoğan'ın yaptığı siyasete meyleden tipler vardı. Türkiye'nin ekonomik olarak çok yorulduğunu acilen pkk ile uzlaşılması gerektiğini güneydoğu nun bir kambur olduğunu ve bu kamburun kesilip atılmasını beyan eden modellerdi bunlar. Hatta böyle sanatçı işadamı tiplerinden kesimleri de ekranlara çıkartıp konuştururlardı. Ülkücü camianın ulusalcı kesime olan tepkisi milli bilinç ve hafızlarının kuvvetli olmasından kaynaklıdır.